Hing Way Otel Yarım Pansiyon
Göynük Mudur Gölcük Sünnet Gölü Yedigöller Abant Gölü Aladağ
07:00 Bakırköy Dilek Pastanesi Önü 07:30 Mecidiyeköy Eski Alisamiyen Stad Önü 08:00 Kadıköy Evlendirme Dairesi Otoparkı Önü 08:15 Kartal Köprüsü Önü 08:30 Çayırova Mc Donald 09:15 İzmit Otogarı
0850 228 86 77 Tur Programı Fiyatlar Ek Bilgiler Yorumlar
Contents
Tur Programı
1.
Gün: Göynük – Sünnet Göl – Mudurnu – Armutçular Sokağı
Değerli misafirlerimiz, 07:00 Bakırköy Dilek Pastanesi 07:30 Mediyeköy Eski Alisamiyen stad Önü 08:00 Kadıköy Evlendirme Dairesi Otoparkı Önü 08:15 Kartal Köprüsü Metro İstasyonu ( E 5 Ankara İstikameti )08:30 Çayırova Mc Donald ‘ s Önünden 09:15 İzmit Otogarı Tatilob otobüs içi ikramları eşliğinde bölgeye gelen ilk Türklerin yerleştiği, Fatih Sultan Mehmet’in hocası olan ve Pasteur’dan 400 sene önce mikrobu ilk bulan Akşemsettin’in memleketi Göynük’e hareket ediyoruz. Şehirde Akşemsettin Türbesini, Romalılar döneminden beri kullanılan hamamını ve 1923–24 yılları arasında İstiklal zaferimizin anısına yapılmış, 1960’ta tekrardan restore edilmiş Zafer Kulesini aşağıdan fotoğraflama imkânını buluyoruz. Göynük gezimiz sonrası 820 m rakımdaki Sünnet Göl’e doğru devam ediyoruz. Sünnet Göl’de yürüyüş ve serbest zaman sonrası Osmanlı döneminden kalma eserleri kadar tavuk çiftlikleriyle de nam salmış olan Mudurnu’ya varıyoruz. Osmanlının ilk dönem eserlerinden olan Yıldırım Beyazıt Camii ve Hamamını geziyoruz. Bu gezilerin ardından bölgedeki Rumlardan etkilenerek yapılan Armutçular Konağı’nı dışarıdan görüyoruz. Mudurnu’daki gezimizi bakırcılar ve eski çarşıları gezerek tamamlıyoruz. Bolu Dağı’nın eteklerinde bulunan Abant Gölü’ne doğru yola çıkıyoruz. Göl kıyısına gelindiğinde yürüyüş yapabilir, dileyenlerse fayton veya atla gezinti yapabilirler. Abant gezisi sonrası otelimize yerleşiyoruz. Akşam yemeği ve konaklama otelimizde. Sabah Kahvaltısı:Uygun Mola Tesisinde Ekstra Olarak Alıncaktır ( Ekstra ) Öğle Yemeği: Göynük Osmanlı Restaurantta Set Menü (Ekstra) Akşam Yemeği: Otelde Alınacak Olup, Tur Ücretine Dâhildir. Konaklama: Seçilen Otelde Konaklama Gerçekleştirilecektir.High Way Otel veya Gaye Otel,Karpalas Otel / Bolu vb.Oteller – Düzce Otelleri Mola Tesisleri: Düzce Tursan Tesisleri Rota: İstanbul – Göynük (230 km) Göynük – Sünnet Göl (28 km) Sünnet Göl – Mudurnu (30 km) Mudurnu- Abant (18 km) Abant- Otel (35 km) Toplam Kat Edilecek Mesafe: 350 Km
Otele Giriş Saati: 18.30
2. Gün: Yedigöller Milli Parkı – Cennet Göl – Aladağlar
Değerli misafirlerimiz, sabah otelimizde alınan açık büfe sabah kahvaltısının ardından Batı Karadeniz Bölgesi’nin en zengin bitki örtüsüne sahip olan, ayrıca tabii yaşam alanı olan Yedigöller bölgesine minibüslerle hareket ediyoruz. Burada yedi tane doğal, altı tane de yapay göl göreceğiz.
Sonrasında mangal keyfi yapıp (Ekstra) (hava şartlarına göre Gölcük Gölünde yapılabilir).Serbest yürüyüş sonrasında geldiğimiz yoldan geri dönüyoruz. Yedi Göller gezimiz sonrası bu bölgede bulunan en önemli ve güzel göllerden Cennet Göl (Gölcük Gölü) gezisine doğru yol alıyoruz.
Cennet Göl’de geçirdiğimiz keyifli dakikaların ardından Batı Karadeniz Bölgesi’nin en zengin bitki örtüsüne sahip Bolu’nun 25 km güneyindeki dağ yamaçları üzerinde orman alanları arasında yer alan Aladağ Yaylarını geziyoruz ve serbest zaman sonrası İstanbul’a doğru yol alıyoruz.
Sizleri aldığımız noktalara bırakarak bir sonraki Tatilob organizasyonunda görüşmek üzere üzülerek sizlere veda ediyoruz. Hoşçakalın.
Sabah Kahvaltısı: Otelde Açık Büfe Olarak Alınacaktır. Tur Ücretine Dâhildir. Öğle Yemeği: Yedigöller Veya Cennet Göl’de Mangal Keyfi (Ekstra) Akşam Yemeği: Yoldaki Dinlenme Tesislerinde Ekstra Olarak Alınacaktır.
Konaklama: DİKKAT BU GECE OTEL KONAKLAMASI YOKTUR.
Mola Tesisi: Düzce Tursan Tesisleri Rota: Yedigöller (45 km) Yedigöller – Cennet Göl (55 km) Cennet Göl – Aladağlar (20 km) Aladağlar – Istanbul (278 km) Toplam Kat Edilecek Mesafe: 400 Km Toplam Tur Mesafesi: 750 Km İstanbul’a Varış Saati: 22.00
KONAKLAMA OTELİ Bolu Standart Şehir Oteli
- Profesyonel Rehberlik Hizmeti
- Lüks Araçlar ile Ulaşım
- Otelde 1 Gece Yarım Pansiyon Konaklama
- Açık Büfe 1 Sabah Kahvaltısı
- Açık Büfe Veya Set Menü 1 Akşam Yemeği
- Programda Belirtilen Tüm Çevre Gezileri
- Tatilob Otobüsü İçerisindeki İkramlar
- Tatilob Güvencesi
- 1618 Sayılı Kanun Gereği Zorunlu Seyahat Sigortası
- Tüm Öğle Yemekleri
- Tüm Yemeklerde Alınan İçecekler
- Tur Süresince Yapılan Özel Harcamalar
- Ekstra Belirtilen Tüm Çevre Gezileri
- Müze ve Ören Yeri Giriş Ücretleri
Yedigöller Milli Parkı – Bolu
Rengarenk bir doğa hayali içinde keyifli zaman geçirmek aynı zamanda da bol bol fotoğraf çekmek istiyorsanız yapmanız gereken tek şey Yedigöller'e gitmek. Çünkü sonbaharda Yedigöller bir başka güzel.
Mevsimin etkisiyle kayın ve diğer geniş yapraklı ağaçların sarı, yeşil, kırmızının farklı tonlarına bürünmesi muhteşem ve seyrine doyum olmayan bir manzara oluşturuyor. Bu manzarayı fotoğraflamak da benim gibi fotoğraf tutkunları için ayrı bir keyif kaynağı tabi ki.
Ekim ayının son haftası arkadaşlarla Yedigöller
için gezi planı yaptık. Grup kalabalık olunca özel araç yerine turla gitmenin
daha eğlenceli olacağını düşündük. Kısa bir araştırmadan sonra Artı
Yaşam ve Bonnair Tur'un ortak düzenledikleri ” İki Yayla ve
Yedigöller ” turuna karar verdik. Çok da memnun kaldık.
Gezimiz sabah saat 7.45'de Armada AVM önünden tur otobüslerine binerek başladı. Kısa bir süre sonra sıcak içecekler ve kahvaltılık sandviçler ikram edildi. Ardından da tur yetkilileri günün programı hakkında bizi bilgilendirdi. Sonrasında bize bir sürprizleri olduğunu söylediler. Bizim için canlı müzik ayarlanmıştı. İstek parçalar eşliğinde keyifli bir yolculuk yaptık.
Ankara- İstanbul otoban yolu ile 2 saat sonra Bolu merkeze ulaştık. Merkezden 42 kilometrelik asfalt yolu takip ederek 20 km sonra ilk mola yerimize yani 1. yaylaya ulaştık. Hemen hemen tüm tur otobüsleri burada kısa bir mola veriyor. Nedeni köylülerin yaptığı haşlanmış mısır ve kuzinede patatesin tadına bakmak.
Yayla
Yayla halleri
Kısa moladan sonra grup ikiye ayrıldı. Yürüyüş yapmak isteyenlerle iki yayla arasında 1 saatlik keyifli bir tur gerçekleştirdik.
Yürüyüş yolunda bol bol fotoğraf çekip, ağaçlardan alıç meyvesi topladık.
Yürüyüş sonrası ilk yaylaya döndük ve canlı müzik eşliğinde barbekü olarak hazırlanan öğlen yemeğimizi aldık. Merak edenler için belirteyim ormanlık alanda mangal yakmak yasak. Sadece hazır getirdiklerinizi tüketebiliyorsunuz.
Canlı müzik keyfi
Yemek sonrası araçla 20 km uzaklıkta bulunan göller bölgesine geldik. Yedigöller adından da anlaşıldığı üzere 7 tane gölden oluşuyor. Her bir gölün yer altı akışları ile birbirlerine bağlı olduğu, içerisinde 236 adet bitki türünü barındırdığı biliniyor.
Geyik üretme çiftliği alanında araçlardan inerek kısa bir bilgilendirmeden sonra gölleri gezmeye başladık.
Milli park içerisinde bulunan göllerin isimleri: Nazlıgöl, Kurugöl, İncegöl, Sazlıgöl, Deringöl, Büyükgöl ve Seringöl.
Tur rehberleri eşliğinde İncegöl, Sazlıgöl, Kurugöl, Nazlıgöl, Gülen kayalar, Şelale , Dilek çeşmesi, ve Deringöl rotasını izleyerek çok keyifli bir yürüyüş gerçekleştirdik. Yürüyüş parkurumuz inişli çıkışlı olsa da çok zor değildi. Zira gruptaki çocuklar ve yaşlılar da programı takip edebildi.
Gülen Kayalar
Dilek Çeşmesi
Bu bölgede ağaçların boyu inanılmaz. Kafanızı gökyüzüne tam olarak kaldırsanız bile ağacın bitiş noktasını göremiyorsunuz.
Yedigöller gezimizde bol bol gelin damat gördük. Doğa o kadar güzel ki fotoğraf çekimi için Yedigöller'i tercih etmişler.
Parkın içerisinde, göl kenarında kamp kurabileceğiz iki alan var. Burası ihtiyaca cevap verecek şekilde düzenlenmiş. Yazın gelip burada bir iki gece kalmayı şimdiden planladık bile.
Tüm gün yaklaşık 10 kilometrelik doğa yürüyüşünün ardından saat 18.00'da geziyi sonlandırdık ve araçlara binerek Ankara'ya doğru yol aldık.
Sesiz ve sakin tabiatı, muhteşem manzarası, farklı arazi şekilleri, yürüyüş yolları, piknik alanları, temiz havası ile Yedigöller; dinlenmek, fotoğraf çekmek, spor yapmak ve kamp kurmak isteyenler için eşsiz bir mekan.
Havalar çok soğumadan bence siz de Yedigöller'in renk senfonisini görmeye gitmelisiniz. Rengarenk yapraklar arasında yürürken beni daha iyi anlayacağınıza eminim.
İstanbul’a yakın 5 sonbahar rotası
Yazın ardından doğa ile buluşma planları bitmesin! Unutmayın haftasonları her zaman iki günlük özgürlük demektir ve bu 48 saat içinde istediğiniz kadar kilometre arşınlayabilir, istediğiniz cümbüşün içine düşebilirsiniz.
Bu yağmurlu sonbaharın tadını çıkarmak isteyenlere işte rengarenk öneriler:
- 1. Düzce
- İstanbul’dan yaklaşık 2 saat mesafede olan Samandere köyü, bize Melen Çayı dışında başka alternatifler de sunuyor.
- Samandere Şelalesi’nin görülmesi gerekenler listemizde olduğunu belirtmeden geçmeyelim.
2. Güzeldere ve Samandere Şelalesi
Birbirlerine yarım saat uzaklıkta olan bu iki şelale Düzce’nin görülmesi gereken zenginliklerinden.
Eğer bir gün yolunuz Düzce’ye düşerse, Gölyaka köyüne uğramadan geçmeyin. İçinde Enfeti Gölü, Güzeldere Şelalesi gibi zenginlikleri de barındırıyor. Çevresinde boylu boyunca uzayan ağaçları ve tabiatı ile sonbahar bitmeden gezi listesinde yerini almalı.
3. Pürenli Yaylası
Düzce yakınlarında görmeniz ve hatta kamp atabileceğiniz bir diğer nokta ise Pürenli Yaylası. Doğa turizmcilerinin de odak noktası olan bu noktada kamp yapmanın temellerini öğrenebilir, Marmara gezinizde bir dinlenme noktası olarak kullanabilirsiniz. Söylemeden geçmeyelim burası Samadere Şelalesini de görüyor. Rakımı 1400 metre.
4. Erikli Yaylası ve Erikli Şelalesi
Doğanın tadını çıkarıp yürüyüş yapmak isteyenlere Erikli yaylasını tavsiye ediyoruz. Şelaleler bakımından zengin olan Erikli bölgesi size sessiz sakin bir kamp alanı sağlarken aynı zamanda çeşitli yürüyüş parkurları da sunuyor. İsterseniz Yalova Kent Ormanı’nı da gezebilirsiniz.
Burada gözümüzü kamaştıracak iki nokta ise büyük ve küçük Dipsiz Göl. Yalova il sınırları içinde bulunan Erikli Yaylası’na Teşvikiye üzerinden ulaşım sağlayabilirsiniz.
5. Yedigöller
Her mevsimin olmazsa olmazı bir diğer durak da Bolu’nun kuzeyinde bulunan Yedigöller, mevsimin rengarenk yüzünü yansıtıyor. Burada isterseniz kamp kurabilirsiniz.
Kaynaklar:
http://yolcuyolunda.com/
http://www.duzcekulturturizm.gov.tr
48 Saat 1 Rota Yedigöller
Bolu'nun kuzeyinde yer alan, Batı Karadeniz Bölgesi'nin cennet köşelerinden biridir Yedigöller, adeta bir orman denizidir. Dört mevsim boyunca doğanın tüm renklerini bünyesinde barındırır. Pazartesiden cumaya yoğun bir koşuşturmacanın içerisinde kaybolan ruhunuzu, Yedigöller'de arınmış bir halde bulabilmeniz mümkün.
1) Cuma akşamı iş çıkışı aracınıza atlayın. Eğer kendinize ait bir aracınız yoksa güvendiğiniz bir firmadan kiralayın. İstanbul'dan yaklaşık 4-5 saat, Ankara'dan 3 saat sürecek bir yolculuk sizi bekliyor. Yolculuğunuzun yaklaşık 1,5 saati patika orman yolunda geçecek.
İstanbul ve Ankara'dan gelecekseniz otoyoldan Yeniçağa sapağından girin ve Mengen üzerinden Yedigöller'e ulaşın. Böylece yeşilin her tonunu görebileceğiniz keyifli bir yolculuk geçirebilirsiniz. İstanbul'dan gelecekler alternatif olarak ücretli otoyolu kullanarak Bolu Merkez üzerinden de Yedigöller'e ulaşabilirler.
Ancak bu yolun çok da düzgün olmadığını hatırlatmakta fayda var. Bu nedenle zorunlu olmadıkça bu yolu kullanmamaya çalışın.
2) Yedigöller konaklama açısından pek çok alternatife sahip olduğu için bu konuda fazla zorlanmayacağınızı tahmin ediyoruz. Ancak yer bulabilmeniz için önceden rezervasyon yaptırmanızda fayda var.
Bungalov tipi dağ evleri, gruplara özel kiralanabilen göl evleri, pansiyonlar ve tatil köyleri gibi pek çok konaklama alternatifi mevcut.
Ancak bizim önerimiz ya Bungalov Evler'de konaklamanız ya da Yedigöller Milli Parkı içerisinde bulunan Yedigöller Kamp Alanları'ndan birinde çadır kurmanız olacaktır. Yedigöller'de tesis fiyatları hafta içi ve hafta sonu değişkenlik gösteriyor.
Ancak genelde 100 – 450 TL arasında değişiyor fiyatlar. Çadır kurmak elbette ki daha ekonomik; 40 – 50 TL arası çadır kiralayabiliyorsunuz. Hatta şansınız yaver giderse, tesislerin kendi bünyelerinde işlettikleri çadır alanlarından birinde bu fiyata yarım pansiyon konseptinde konaklayabilirsiniz.
3) Akşam biraz dinlenin, bir şeyler atıştırın. Kalacağınız yerin yetkilisiyle sohbet edin, bölge hakkında bilgi edinin. Çadırda konaklayacaksınız, hemen yan çadırınızdaki kişilerle arkadaşlık kurun, onlarla bilgi paylaşımlarında bulunun.
4) Güne güzel bir kahvaltıyla başlayın. İster kaldığınız tesiste, ister göl kenarında, isterseniz yanınızda getirmiş olduğunuz yiyeceklerle kahvaltı yaptıktan sonra gezinize Büyükgöl'den başlayın. Sonrasında fotoğraf çeke çeke ve yürüye yürüye Seringöl'e ulaşın. Bu bölgede karşınıza küçük bir şelale çıkacak.
Eğer bileklerinizin ıslanmasına göz yumabilirseniz, burada harika fotoğraflar çekebilirsiniz. 5) Yürüyüşe devam edin, küçük bir köprüyle karşılaşacaksınız. Bu köprünün üzerine çıktığınızda muhteşem bir manzara karşılayacak sizleri. Burada da küçük bir fotoğraf molası verdikten sonra geri dönüş yoluna geçebilirsiniz.
6) Bu rota tahminen tüm gününüzü alacağı için öğle yemeğini kamp alanı içerisinde bulunan marketten temin edebileceğiniz yiyeceklerle geçiştirin.
7) Kaldığınız yere ulaştığınızda muhtemelen kendinizi çok bitkin hissedeceksiniz. Yine kamp alanında Yedigöller'in meşhur alabalığını yiyebileceğiniz bir kır gazinosu bulunuyor. Akşam yemeği için güzel bir tercih olacaktır. Sonrasında derin bir uyku çekin kendinize.
8) Sabah erken kalkın ve vakit kaybetmeden kahvaltı yapın. Ardından Yedigöller'in üst bölümünü keşfe çıkın. Ormanın içinde ilerledikçe şelalenin sesi kulağınıza çalınacaktır. Küçük köprüleri geçerek şelaleye ulaşın. Sonrasında Gülen Kayalar'ı görün.
Yürüyüşe devam edin ve Nazlıgöl, Sazlıgöl ve İncegöl'ün etrafını gezin, bol bol fotoğraf çekin. Ormanın içerisinde pek çok değişik mantar türüne rastlayacaksınız. Ancak uyarıyoruz; bu mantarların bazıları zararsız olsa bile, bazıları zehirli olabiliyor.
Bu nedenle yanınızda bir rehber yoksa mantar toplamanızı önermiyoruz.
9) Orman yolundan aşağı doğru inerken bir levha gözünüze çarpacak; ‘Pisagor Ağacı 50 m'. Levhayı takip edin ve Pisagor Ağacı'nı görün. Sonrasında geri dönüş yoluna geçebilirsiniz. Kaybolacağınız düşünüyorsanız, burnunuza gelen ızgara sucuk kokusunu takip edin.
10) Öğle yemeğinde kamp alanlarında yapılan enfes bir sucuk-ekmek yiyebilirsiniz. Eşyalarınızı aracınıza yerleştirdikten sonra geri dönüş yolculuğuna başlayabilirsiniz.
11) Yaklaşık 5 km yol kat ettikten sonra Kapankaya Seyir Terası levhasının gösterdiği yöne doğru sapın. Burası Yedigöller'in en can alıcı noktalarından biri. Oldukça fazla basamak var ancak bu gözünüzü korkutmasın. İnanın, göreceğiniz manzara tüm yorgunluğunuza değecektir.
12) Kapankaya Seyir Terası'na çıkan patikayı takip ederek Karaçam Anıt Ağacı'nı da görebilirsiniz. Sonrasında buralara kadar uzanmışken Geyik Üretim Alanı'nı ve Köyyeri Tepesi'nde yer alan tarihi dinlenme yerini de mutlaka görün. Hafta sonu tatilinizi burada sonlandırabilirsiniz.
13) Yedigöller, romantik bir hafta sonu tatilinden çok, 2 ya da 4 kişilik arkadaş grubuyla gelinebilecek bir yer. Bu nedenle arkadaşlarınızı bu gezi için şimdiden ikna etmeye başlayın deriz.
14) Önemli hatırlatmalar; fotoğraf makineniz, yedek pilleriniz, kalın bir polar, yağmurluk ve uzun yürüyüşlerde rahat edebileceğiniz bir çift spor ayakkabı mutlaka yanınızda bulunsun. Şimdiden huzur dolu bir Yedigöller tatili geçirmenizi dileriz.
Bolu’da 48 Saatte Neler Yapılabilir ? – Seymen Bozaslan – Gezi Rehberi
İstanbul ve Ankara’da yaşıyorsak yeşile hasret kalıyoruz her büyükşehir yaşayanı gibi. Hele bir de çalışıyorsak 2 günlük haftasonu bizim için pek kıymetli oluyor. Bundan sebep haftasonu İzmir’in en sevilen yemek bloggerlarından @gurme_izmir ile ne yapsak diye düşünürken Ford S-Max’in direksiyonunu Bolu’ya kırdık.
Sülüklügöl ile başlayan yolculuğum, Abant, Mudurnu ve Yedigöller ile devam etti. Öncelikle benden size çok önemli bir tavsiye. Bolu’da doğa gezisi yapmadan önce her an her yerde piknik yapabilirmiş gibi hazırlık yapın. Piknik sepetiniz yanınızda olsun. Hadi gelin sizlere bu bol yeşil geçiren haftasonundan bahsedeyim biraz.
Sülüklügöl
İstanbul’dan Ankara yönünde otobanda giderken Akyazı’dan giriş yaptığım ve devamında Dokurcun mevkiinden saparak tabelalar yardımıyla ulaştığım bir yer Sülüklügöl. Sülüklügöl’ün son 10 km kısmı patika. Yol biraz kötü ama Sülüklügöl bu yüzden güzel zaten. Çünkü ulaşımı zor ve herkes gitmiyor.
Hatta bazı kışlar karla kapandığında bu süreç daha da zorlaşıyor. 10 km yolculukta tepeye kadar vardım. Ve tek 1 betonun olmadığı koca bir göl gördüm. Sadece doğa başka hiçbir şey yok. Telefon çekmiyor, insan sesi yok, şehir gürültüsü yok. Bildiğin doğa ve ben dedim.
Her neyse, hadi doyduk şimdi dönelim derken aracın lastiğinin patladığını farkettik. Aksilik bu ya. Telefon da çekmiyor. Ee yedek lastik de yok. Ne yapacağız derken, aracın sağ arka koltuğunda paspas altındaki bölümden aracı 10 km daha götürecek o müthiş icatla karşılaştım. Oh be! Dedirtti.
Bir tarafı aracın çakmak girişine diğeri lastiğe bağlıyorsun. Ortadaki makineye jel kapsülünü takıyorsun ve lastik basıncı gitgide yükseliyor. Yol bilgisayarından bakarken 7 10 13 derken basınç 32’ye geldi. Artık 10 km daha yolculuk yapabilirdik. Öyle de oldu.
Beni telefonun çekebileceği, ilçe merkezine kadar ulaştırdı bu teknoloji. Sonrasında lastikçide yarım saat daha işlemi yaptırdık ve yola devam. Gerçekten sağolFord !
Abant
Sıradaki durak bu sene karın olmadığı Abant. Çevresinde kısa bir tur atarak, marketten alışverişinde topladığım sucuk, kola gibi keyif envanterimizle direkt bir mangal başının yanına geçtim.
Bir yandan Abant sessizliği huzuru, diğer yandan sucuk kokusu. Hakikaten bu gezinin en güzel kısımlarından biriydi kesinlikle.
Abant’ı karlı göremediysek de gayet hoş anılarla oradan da ayrıldık ve akşam konaklamamızı yapacağımız Mudurnu’ya doğru yol aldık.
Mudurnu
Mudurnu ne güzel yermiş yahu ! Çarşısı, esnafı, konakları, saat kulesi ile inanılmaz bir ilçe kesinlikle. 5100 nüfuslu bu ilçede kesinlikle eski bir konakta 1 gece konaklamanızı öneriyorum. Ben Mudurnu’nun en eski otellerinden Keyvanlar Konağı tercih ettim.
İçinde sediri olan, banyosu aynı Osmanlı zamanındaki gibi dolap içinde gömülü bir konak odasında tarihi bir yolculuk yaparcasına bir gece geçirdim.
Yine sabahına teyzelerimin elinden gözlemeler, bazlamalar, reçeller de yenildikten sonra Mudurnu’da önce saat kulesine doğru sonra ilçe merkezine doğru keyifli bir tur yaptım. Her sokak bir tarih, her dükkan bir hatırayla dolu Mudurnu’da. Terzi, kaynakçı, bakırcı hepsinin özel bir hatırası var Mudurnu’da.
Zaten dükkan önlerinde bulunan eskiden böyleydi dercesine duran nostalji fotoğrafları hoş bir duygu bırakıyor insanda.. Mudurnu’da çayımızı içip, sohbetimizi yaptıktan sonra bu sefer rota Yedigöller..
- Yedigöller
S-Max ile yaptığım yolculukta benim en çok hoşuma giden yer Yedigöller oldu. İnanılmaz bir doğa. Ve zahmetli yolda aracın yol tutuşu ve min. sarsması kendimi emniyette hissettiğim bir yolculuk yapmamı sağladı. Yedigöller nasıl bir yer mi ? Hemen anlatayım.
Koca şehirlerde yaşayan bizlerin en büyük derdi beton savaşları olsa gerek. Evden işe, işten eve derken, hayat koşturmacası dediğimiz kelimenin dışına çıkamıyoruz bazen. Bu yüzden bir manzara fotoğrafı gördüğümüzde uzun uzun bakarız. Sizlere o manzaralardan birinden, Bolu Yedigöller’den kısaca bahsedeceğim.
İstanbul ve Ankara’dan 3’er saat mesafede olan bu güzelliğe doğru giderken, yolda anlıyorsun zaten seni nelerin beklediğini. Yavaş yavaş büyüsüne kapılıyorsun Yedigöller diyarının. Adını birbirlerine 100 metre uzaklıkta olan, Büyükgöl, Deringöl, Seringöl, İncegöl, Nazlıgöl, Sazlıgöl ve Kurugöl’den alıyor.
Yedigöller’in kıymetlisi Büyükgöl, canlı alabalık yetiştirilmesi için damızlık olarak kullanılıyor. Hatta ilginç bir bilgi vermek istiyorum. Ülkemizde ilk alabalık üretme istasyonu 1969 yılında burada kurulmuş.
Bölgenin en önemli özelliklerinden birisi de, çok fazla bitki türüne ev sahipliği yapması. Kayın, meşe, kızılağaç, gürgen, titrek kavak, sarı çam, fındık, ıhlamır ağaçları gibi bir çok ağaç bulunuyor. Bu durum, ülkemizde bitkiler üzerine araştırma yapan uzmanlara da adres gösterir nitelikte.
Yedigöller’in bir diğer özelliği de, sahasında bulundurduğu 100 üzerindeki kuş türüdür. Sadece kuşlar yok tabi. Ayı, kurt, tilki, sincap, yabani ördek, tavşan ve geyik de bu manzaranın bir parçası. Aa geyik mi ?diye soranlara, bir de güzel haberim var. Yedigöller’de geyik üretme istasyonu bulunuyor. Dileyenler ziyaret edebilirler.
Yedigöller’i ziyaret için en uygun tarih, nisan ve kasım ayları arasındaki dönem. Özellikle mayıs ve eylül aylarında her renkten ağaç görebilirsiniz. Tam bir renk cümbüşü sunuyor ziyaretçilerine. Aralık ve mart arasında ise, Bolu-Yedigöller yolu karla kapanıyor. Bu yüzden Yeniçağa-Mengen üzerinden bölgeye gitmenizi öneririm.
Şimdi bu yazıyı okurken, yeşillik işte ağaç diyerek geçebilirsin. Ama önemli olan bu manzaranın bir parçası olman, içine dahil olman zaten. Bu yüzden ona uygun hareket etmelisin.
Ben sana nasıl Yedigöller’de huzuru bulursun, mutlu olursun reçeteni yazıyorum. Sabah erkenden gideceksin bir kere. Kahvaltını yanında götüreceksin serileceksin bir ağaç altına. Demleyeceksin çayını. Bitti mi ? Hayır.
Çadırını kuracaksın ertesi günü bekleyeceksin. Neden mi ? Dünyaya, kuş sesleriyle uyanmak için..
ARTVİN’DE GEZİLECEK YERLER
Türkiye’den en sevdiğimiz destinasyonlar Gökçeada, Kapadokya, Kaş, Akyaka, kışın Kars, Eylül’de İzmir veya Bodrum, ve artık bir de ARTVİN. Gerçekten özel bir yere gittiğinizi müjdeleyelim. Mest eden manzaralarla dolu bir doğa kaçamağı.
Artvin, Karadeniz’in en bakir, aydın incisi. Dağları, ormanları enfes de biz en çok buranın açık fikirli ve tatlılık abidesi insanını sevdik.
Kime yol sorarsanız sorun, “Buyrun bir çayımızı içip soluklanın”, “Gece yol yapmayın, bizde kalın” diyecek. Misafirperverliğin ülkemizde en had safhada yaşandığı yerlerden.
Araba yıkamacısından dağdaki bakkalına kime konuk olursanız olun duvarında bir yerde Atatürk’ün fotoğrafını göreceksiniz. Köylüsünün; “Dedem bize yemiş toplarken mutlaka ayılara da bırakmamızı tembihlerdi.
Onların yaşam alanlarını işgal ediyoruz, onlara da yaşam hakkı tanımamız lazım” dediği, doğaya ve insana şefkatli insanların memleketine gidiyorsunuz. İyi ki bu özel coğrafya böyle bilinçli insanlara emanet.
14 gün buradaydık, ne bir otel işletmecisi, ne muhabbet ettiğimiz insanlar, evli misiniz, kimsiniz diye sormadan, insan ayırt etmeden koşulsuzca bizi bağırlarına bastılar. Bize öyle geldi ki; Artvin insanı hala toplumsal ya da ticari diretmelerle yozlaşmamış.
Artvin Seyahati Planlaması – Gelmeden Önce
Artvin’de henüz havalimanı bulunmuyor çünkü Rize-Artvin Havalimanı’nın inşaatı henüz tamamlanmadı. O nedenle Artvin’e uçakla gelecekseniz, size en yakın havalimanı şimdilik Erzurum Havalimanı.
Artvin merkez, Erzurum Havalimanı’ndan arabayla 3 saat kadar sürüyor. Diğer bir opsiyonunuz ise Trabzon Havalimanı. O da Artvin merkeze 3,5 saat mesafede.
Uçak biletinizi almadan önce mutlaka farklı havayolu firmalarının bilet fiyatlarını karşılaştırın deriz. Aşağıdaki bağlantıları kullanabilirsiniz.
-Erzurum Havalimanı’na uygun fiyatlı UÇAK BİLETİ bulmak için TIKLAYIN.
-Trabzon Havalimanı’na uygun fiyatlı UÇAK BİLETİ bulmak için TIKLAYIN.
Artvin’e Ne Zaman Gitmeli
Fotoğrafçılık için – Artvin’in en güzel vakti Eylül sonu – Ekim başına denk gelen folyaj vakti; yani sonbahar kırmızılıklarının dalları boyadığı, yerleri sarı yaprakların örttüğü mevsim geçişi vaktiymiş ama yağmura yakalanma ihtimaliniz yüksek.
Doğa Sporları & Kamp – Haziran sonundan Ağustos sonuna en kuru vakti.
Artvin’e Kadar Zaman Ayırmalı
Bizce bir günden fazla zaman ayırmaya gerek yok. O-hoo, bir güne neler neler sığar: Çini yapar, kanoya biner, tarihi surları gezer, meşhur yayın şişinden yer, hatta yaylalara bile çıkarsınız.
Uyarılar
Yola Dair Uyarılar
– Artvin’de heyelan sıkça yaşanıyor, virajlara yavaş girin çünkü virajın gözünüzün görmediği tarafında yola kaya düşmüş olabilir.
– Kenarlara çok yanaşmayın. Bizi de köylüler uyardı, arabanızın ağırlığı ile altınızdaki toprak kayabiliyormuş.
Sağlık Uyarıları
– Arı alerjinizin olmadığından emin olun çünkü çok arı var.
– Bazı keneler
Gezginlerin Yeni Rotası – Yedigöller
Yağlıboya tablo gibi
Yedigöller, özellikle sonbaharda mutlaka görülmeli. Ormanlar, göller ve şelalelerle bezenmiş bölge, görsel şöleniyle doğa tutkunlarının ve fotoğraf sanatçılarının ilk tercihi….
Batı Karadeniz'de yer alan ve Milli Park alanı olan Bolu Yedigöller, hiç kuşkusuz sonbahar ve kış mevsiminin en güzel yaşandığı yörelerin başında geliyor. Göllerin kenarında, meşe, kayın, kavak ve köknar ağaçlarının arasında yürüyüş yapmak ve oksijen depolamak isteyenler için bulunmaz bir yer.
Farklı mevsimlerde kendine özgü güzellikler yaşatsa da yörede en etkileyici mevsim ve en şiirsel ortam kuşkusuz sonbahar. Özellikle sonbaharda hazan sarısı yaprakların, toprağı bir battaniye gibi örttüğünü görebilirsiniz.
Yedigöller'e adını veren yedi göl, vadi boyunca yer kaymaları ve vadi önlerinin tıkanmasıyla ortaya çıkan çukurlardan meydana gelmiş. Yüzeysel ve yeraltı akışları ile birbirlerine bağlı bu yedi göl Sazlıgöl, İncegöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl ve Seringöl isimleri ile anılıyor.
Göller, çevrelerinde oluşan bitki yapısı itibarıyla ayrı ayrı karakterler taşıyor. Yedigöller'in herkesin gidebileceği oldukça kolay bir parkuru var. Burası treking turlarının en bilinen merkezlerinden biri. Parkuru yürüyerek gezmek 2 – 3 saat alıyor.
Etraftaki güzelliklere bakmaktan vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile. Fotoğraf çekmeye meraklı olanlar için birbirinden güzel kareler var. Zaten bölge fotoğraf kulüplerinin ve trekkingcilerin de buluşma yeri.
Oltanızı almayı unutmayın
Milli Park alanı olan bölgeye girerken araç ve kişi sayısına göre ücret ödüyorsunuz. Piknik yapmak isteyenler için göl kenarlarında piknik masaları, ocak ve çeşme bulunuyor. Eğer 1 Nisan – 1 Eylül tarihleri arasında gelirseniz oltanızı da yanınızda getirmeyi unutmayın.
Bu tarihlerde Deringöl ve Büyükgöl'de balık tutmak serbest. Ancak bu balıklar gölün doğal ortamında yetişmiyor. Yedigöller Alabalık Tesisleri'nde üretilip, oltacılık yapmak isteyenler için göle bırakılıyor. Gölün hemen üç kilometre ilerisinde Kapankaya Manzara Seyir Yeri bulunuyor.
Hava açık olduğunda buradan gölleri ve eşsiz peyzaj güzellikleri görmek mümkün. Doğayla baş başa kalabilmek, günlük hayatın sorunlarından kaçmak, sakin, huzur dolu, romantik bir tatil yapmak istiyorsanız bir hafta sonu Yedigöller'e kaçmalısınız.
Ama yanınıza mutlaka yiyecek ve fotoğraf makinası almayı unutmayın.
Nasıl Gidilir?
Eğer otomobille gidiyorsanız ana yoldan Yedigöller'e sapmadan önce deponuzu doldurun. Cep telefonları da Milli Park'ın bazı bölümlerinde çekmiyor. İstanbul- Yedigöller 290 km. Ankara-Yedigöller 200 km. İstanbul çıkışlı Yedigöller'e gitmek için iki ayrı güzergah kullanabilirsiniz.
Bolu şehir merkezinden sonra solda Yedigöller yol ayırımı bulunuyor. Bu yol kısa ama virajlı ve bozuk. Diğer bir yol da Mengen yolu. Mengen yol ayrımından devam edip Mengen'i geçtikten sonra sola Yedigöller yolu ayrılıyor. Sapaktan 48 km olan bu yol uzun olmasına rağmen daha düzgün. Sapaktan itibaren yol yaklaşık 1.5 saat sürüyor.
Özellikle kışın bu yolu kullanmanızı tavsiye ederim.
Ne Yenir?
Milli Park sınırları içerisinde lokanta tarzı bir yer bulunmuyor. Piknik yapmak için son derece elverişli bu alanda yiyeceklerinizi yanınızda getirmeyi sakın unutmayın. Göl kenarlarında piknik için hazırlanmış ahşap masalar ve ocaklar bulunuyor.
Nerede Kalınır?
Yedigöller genelde günübirlikçiler için ideal bir yer. Fakat çadır ve kamp kurabileceğiniz gibi Orman Bakanlığı'nın misafirhane ve bungalov evlerinden de faydalanabilirsiniz. Burada toplam 31 yataklı 6 tane bungalov bulunuyor.
İçinde şömine ve ocak da bulunan burada kalmak istiyorsanız, 0312 212 63 00 no'lu Orman Bölge Müdürlüğüne ait telefonu arayabilirsiniz. Hafta sonları talebin çok yoğun olduğunu hatırlatalım. Bolu içinde ve yol üzerinde konaklamak ise diğer bir seçenek.
Koru Otel: (0- 374) 215 25 28, Köroğlu Otel: (0-374) 212 53 46, Yurdaer Otel: (0-374) 215 29 03, Otel Eratay: (0374) 212 57 01.