Takviminiz elinizde resmi tatilleri işaretliyor, hafta sonlarını pazartesi ve cumalarla birleştirmeye çabalıyorsanız işte size 2-3 günde gidip döneceğiniz bir tatil önerisi; Gökçeada!
Gökçeada daha önce keşfetmemişler için bir “müstesna”! Diğer tatil yerlerine göre daha tenha, fiyatları daha uygun, denizi de güneydeki en iyi plajlarla yarışır durumda. Saroz Körfezi'nin hemen girişinde konumlanan ada aynı zamanda ülkemizde güneşin en son battığı nokta!
Contents
Gökçeada'ya Nasıl Gidilir?
Gökçeada'ya sadece deniz yoluyla ulaşılabiliyor. Eğer özel aracınızla geliyorsanız Çanakkale Limanı veya Gelibolu Kabatepe Limanı'ndan kalkan feribotlara ya da deniz otobüslerine binebiliyorsunuz. Otobüsle gelecekseniz yazın İstanbul'dan adaya sefer düzenleyen sadece 2 firma var. Önce Çanakkale'ye gelip adaya aktarma yapmayı düşünüyorsanız otobüs saatlerinizi feribot saatlerine ayarlamanıza fayda var.
Gökçeada Gezilecek Yerler
Adada denize girmek istiyorsanız mayıs – eylül arası en uygun aylar. Ama sezonun artık bitmeye yüz tuttuğu ekim ayında da denize girenler çıkabiliyor. Sakin bir atmosfer yakalamak ve biraz kafa dinlemek için gelecekseniz bu şirin adada çoğu gidilip görülesi 10 tane de köy var. Köylerden Rum yerleşkesi olanlar daha turistik ve daha renkli. Türk köyleri ise en çok konaklama için tercih ediliyor.
Gökçeada Köyleri
Zeytinliköy: Merkeze 3 km mesafedeki bu köy adanın en orijinal köyü desek yanıltmış olmayız. Turistler bu köyü sakızlı muhallebisinin ve dibek kahvesinin ünüyle tanıyıp biliyor. Köy de bu ününün farkında ki, sokaklarında bu lezzetleri tadabileceğiniz birçok kafeyle karşılıyor sizi. Agios Georgios Kilisesi, çamaşırhanesi, okulu ve elbette ki Rum mimarisini yansıtan taş evleriyle de bu köyü çok seveceksiniz.
Tepeköy: Bu köyün merkeze uzaklığı 11 km. 60'lı yıllarda 1000'i geçen nüfusuyla canlı, kıpır kıpır bir köyken politik nedenlerden dolayı evlerini terk edip gitmiş burada yaşayan Rumlar. Tıpkı mübadele köyleri gibi uzun süre unutulup hayalet bir köye dönüşen Tepeköy'e ilk hareket ise sene 1996 olup eski sakinlerinden Barba Yorgo'nun tekrar köye dönmesiyle gelmiş. Daha sonra onu tanıyanların da gelmesiyle köy bugünkü nüfusuna ulaşmış. Bu köye akşam vakti giderseniz köy meydanına atılan sandalyelerle samimi bir muhabbet ortamı karşılayacak sizi. Köydeki taş evler, Meryem Ana Kilisesi ve renkli kafelerde gezip görmeye değer. Dilerseniz buradan şarap da alabilirsiniz.
Tepeköy'ün girişine geldiğinizde karşılaşacağınız bir çınar ağacı var ki burada bir mola verip fotoğraf çektirmeden de gitmeyin. 600 yaşını aşmış yaşlı çınar bu adanın en yaşlısı!
Dereköy:Merkeze 14 km uzaklıktaki Dereköy de tıpkı Tepeköy gibi çok yalnız günler geçirmiş. 80'li yıllarda ülkemizin en büyük köyü olma unvanına sahip 2000 hanelik bir köyken, sakinleri çok kısa bir sürede alelacele burayı terk etmiş. (Tabii bunun altında da birtakım politik nedenler var.) Köyün sonraki sakinleri ise GAP Projesi'yle köyleri sular altında kalan Güneydoğulu köylüler olmuş. Bugün karşılaşacağınız nüfus o yıllarda buraya gelip yerleşenler. “Peki köyde ne göreceğim” diye soruyorsanız anılarla dolu iki kilise (Koimesis Tis Theotokos ve Haigia Marina Kiliseleri), yıkılmış Rum evleri ve çamaşırhane diyeceğiz.
Eski Bademli Köyü: Zamanında köyün en küçük ve en zengin köyü olan Bademli yüksek bir tepede konumlanıyor. Semadirek Adası, Tepeköy ve merkezin manzarasını izleyebildiği için de ‘adanın balkonu' olarak anılıyor.
Birkaç küçük otelin olduğu bu köye günbatımı manzarası izlemek ve eski Rum evleri arasında gezinmek için gidebilirsiniz. Köyün hemen aşağısında da Kaleköy'e ve merkeze çok yakın konumdaki Yeni Bademli Köyü var.
Burası daha çok konaklama için kullanılıyor.
Kaleköy: Gökçeada'nın restoran, otel, kafe açısından en canlı köyü burası. Ayrıca günbatımının en nefis hallerini de bu köyden izleyebiliyorsunuz. Eğer hava açıksa köyün tam karşısındaki Yunan adası Semadirek'e de buradan bir selam çakabiliyorsunuz. Akşam yemeğini nerede yesem gibi handikaplarınız varsa Kaleköy'de birçok balık restoranı var ve günbatımı manzarasını bir rakı-balık eşliğinde de izleyebilirsiniz. Eski bir Rum köyü olsa da Kaleköy'de artık pek Rum yaşamıyor, genellikle Türk işletmecilerle karşılaşacaksınız.
Eşelek Köyü: Adada konaklamak için birçok seçenek bulacağınız Eşelek Köyü'ne geldiğinizde ise 2-3 km mesafedeki Tuz Gölü'ne de uğrayın deriz. Bu göl Aydıncık ve Kefaloz plajlarının tam orta noktası. Buradaki çamur muhtemelen içindeki kükürtten olsa gerek, cilde iyi geliyormuş. Bu yüzden göl kenarında çamura sıvanmış kömür gibi insanlar gördüğünüzde şaşırmayın! Çevresinde flamingo görme ihtimaline karşı da mutlaka kameranızı ayarlayın.
Gökçeada gezinizde adanın en güzel plajlarından Gizli Liman'a giderken geçeceğiniz Şirinköy ve plajıyla ünlü Uğurlu Köyü'ne de uğrayabilirsiniz. Fakat buraların diğer köyler gibi canlı olmadığını da belirtmiş olalım.
Gökçeada'nın Birbirinden Güzel Koy ve Plajları
Gökçeada'nın tüm koyları güzel ama daha az rüzgâr aldığı ve daha sakin olduğu için en çok da güney tarafındaki plajlara gidiliyor. Adanın en meşhur ve en kalabalık koyu Aydıncık (Kefaloz) Koyu. Burayı rüzgâr sörfü sevenler de tercih ediyor, çünkü neredeyse yılın 300 günü rüzgar alıyor. Eğer Tuz Gölü'nün çamuruna bulanmak isterseniz göl Aydıncık Koyu'na çok yakın ve gelmişken buraya da uğrayabilirsiniz. Adada güneye doğru ilerlediğinizde karşınıza çıkacak sevimli koyun adı ise Laz Koyu. Ardından da adanın en uç noktasındaki Gizli Liman'a ulaşıyorsunuz ki burası en çok da ince kumu ve çam ağaçlarının yaydığı mis kokusuyla tercih ediliyor.
Adanın kuzey plaj rotasında sizi bekleyen koylar ise Marmaros ve Sualtı Parkı'nın da olduğu Yıldızkoy.
Gökçeada'dan Ne Alabilirsiniz?
Gökçeada'da köyleri gezerken kirlenmemiş doğasının keskin kokusunu taşıyan dağ kekiği, zeytin – zeytinyağı ve ev reçelleri satan köylülerle karşılaşacaksınız. Ayrıca keçi sütünden yapılmış sabunları ve merkezdeki pastanelerde satılan Efibadem kurabiyeleri de meşhur.
Tüm bunların yanı sıra, tatilinizin her noktasını daha detaylı planlamayı ve birbirinden farklı Gökçeada otel önerilerini gözden geçirmeyi isterseniz Gökçeada Gezi Rehberi'mize de uğramayı ihmal etmeyin.
Güneşin en güzel battığı yerde görüşmek üzere!
KORONA SONRASI BOL OKSİJENLİ VE YEMYEŞİL 10 SEYAHAT ROTASI – Son Dakika Samsunspor Haber
Son birkaç gündür güneşin kendini göstermesi ile çiçekler doğada uyanmaya başladı. Baharın gelişiyle tıpkı ağaçlar gibi bizim de içimizde adeta çiçekler açmaya başladı.
Soğuk havaların günden güne etkisinin azalmasıyla kış mahmurluğunu üzerimizden atıp, içimizi bir keşfetme arzusu kaplayacağı ise kesin… Hele ki Korona günleri bir sona ersin, o zaman birçok insan kıymetini daha yakından anladığı hayatın değeri sayesinde, kendisini daha fazla şımartmak adına belki de kendini gezmelere vuracak.
Güzel günlerde hafta sonlarınızı değerlendirmek ya da kısa kaçamaklar yapmanız için neredekal.com keşif rehberi editörleri bol oksijenli ve yemyeşil rotaları seyahat severler için derledi :
1 – Yedigöller
Baharın keyifle karşılandığı yerlerden biri Yedigöller. Bolu’nun yeşilin her tonunu barındıran doğasından bolca nasibini alan bu rota, dört mevsim güzel olsa da baharın gelişiyle bambaşka bir güzelliğe bürünüyor.
Hele bir de İstanbul gibi metropole olan yakın konumu, onu şehir havasından uzaklaşmak isteyenler tarafından daha çok tercih edilir hale getiriyor.
Milli park statüsündeki Yedigöller’e ister bahar olsun, isterse yaz mevsimi siz de seyahatinizde mutlaka yer verin.
2 – İzmir Karagöl Tabiat Parkı
İzmir Yamanlar Dağı’nda yer alan Karagöl Tabiat Parkı, özellikle İzmir ve çevresinde yaşayanların favori kaçış rotası.
Bir göl ve gölün çevresinde oluşan muhteşem bir doğadan meydana gelen tabiat parkı, en çok da yaz yaklaşırken eşsiz bir görünüme bürünüyor. Kampçıların sıklıkla tercih ettiği bölgede elektrik, park yeri, restoran, çadır kiralama gibi pek çok olanak da bulunuyor.
Tabiat parkı, kampçıların yanı sıra günübirlik ziyaretçiler tarafından da tercih ediliyor.
3 – Gökçeada
Gökçeada, ada yaşantısını tüm benliğinizde hissedebileceğiniz harika bir bahar rotası. Hayran olunası doğasına karşı sevdiklerinizle keyif dolu günler geçirebileceğiniz adada, gün doğumunu da gün batımını da izlemek huzur veriyor.
Hele adanın o birbirinden bakir koyları ise onu çok daha büyüleyici bir hale getiriyor. Siz de huzur dolu bir seyahat düşlüyorsanız, salgın tamamen ortadan kalkınca nispeten birçok yere göre daha sakin ve çok kalabalık olmayan Gökçeada’da soluğu alabilirsiniz.
4 – Belgrad Ormanı
Belgrad Ormanı tabi ki doğa hasreti çeken pek çok İstanbullu’nun en değerli seçeneği.
Özellikle hafta sonlarını değerlendirebileceğiniz ormanda ister uzun doğa yürüyüşlerine çıkabilir, ister piknik yapabilir, isterseniz bisiklet sürebilirsiniz. Fakat şundan emin olun ki burada asla sıkılmazsınız.
Şehirden çok uzaklaşmadan doğayla kucaklaşmak bu kadar kolayken neden evde oturasınız ki? Yemyeşil bir doğada, çiçek açan ağaçlar arasında rotanızı Sarıyer’e yani Belgrad Ormanı’na çevirin.
5 – Pürenli Yaylası
Düzce’nin Gölyaka ilçesinde yer alan Pürenli Yaylası son dönemlerin popüler yerlerinden. Yaylanın popülerliği yalnızca İstanbul’a olan yakın konumundan gelmiyor elbette.
Burası yemyeşil doğası ve sakinliğiyle ön plana çıkıyor. Daha çok kafa dinlemek isteyenler tarafından tercih edilen yaylada kamp deneyimi de bir başka oluyor.
Aydınpınar Şelalesi, Güzeldere Şelalesi ve Balıklı Yaylası ise yayla ziyareti esnasında mutlaka görülmesi gereken yerlerden.
6 – Ordu
Bünyesinde çok sayıda doğal güzelliği ve kültürel mirası barındıran Ordu, sahip olduklarıyla ziyaretçilerini şaşırtmayı başarıyor.
Yaylalarından şelalelerine, kalelerinden meşhur mutfağına kadar her bir detayı ile hafızalardan uzun yıllar silinmeyecek bir seyahat imkanı sunan şehirde onlarca keyifli aktiviteye katılabilirsiniz.
Bu yüzden Ordu gurme tatilcilerin de doğa tutkunlarının da, tarih meraklılarının da ortak favorisidir.
7 – Likya Yolu
Ülkemizin en uzun mesafeli yürüyüş yolu olan ve Fethiye’den başlayıp Antalya’da sona eren Likya Yolu, ziyaretçilerine keyifli bir deneyim yaşatıyor. Yalnızca yerli değil, dünyanın dört bir yanından pek çok turisti ağırlayan Likya Yolu, manzarasıyla ve doğal güzellikleriyle büyülerken, tarihi değerleriyle de gönüllerde taht kurmayı başarıyor.
8 – Adalar
İstanbul’un en sık ziyaret edilen bahar rotalarından olan Adalar, şehre yalnızca bir vapur ulaşımı mesafede. Tabi durum böyle olunca da şehirden biraz olsun bunalanlar ilk fırsatta Adalar vapurunun yolunu tutuyor.
Büyükada, Heybeliada, Burgazada ve Kınalıada ile gönlünüzde çiçekler açtıran büyüklü küçüklü dört ada, özellikle de hafta sonlarının vazgeçilmezlerinden oluyor.
Burada ziyaretçileri kahvaltıcılar, balık restoranları, bisiklet güzergahları, yürüyüş rotaları, plajlar ve daha nicesi bekliyor.
9 – Yeşilyurt Köyü
Kazdağları’nın masalları aratmayan köyü Yeşilyurt’a en güzel yakışacak kelime hiç şüphesiz huzurdur.
Zeytin ağaçlarıyla çevrili doğası, köy yaşantısı ve sıcacık ortamıyla burada ziyaretçileri uzun yıllar hafızalarından silinmeyecek bir seyahat bekliyor.
Yılın her mevsimi güzelliğinden bir şey kaybetmese de Yeşilyurt Köyü, ev yapımı ürünler satan teyzeleri, açan çiçekleri ve kuş sesleri ile baharın sonları ve yaz aylarında bir başka görünür.
10 – Yörük Köyü
Karabük-Safranbolu’da yer alan Yörük Köyü, tarihi evleriyle bağlı olduğu ilçe merkezinin adeta bir minyatürü görünümünde.
Bu yönüyle bambaşka bir zaman diliminden fırlamış hissiyatını uyandıran köy, güzelliğini uzun yıllar taşısın diye 1997 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından da koruma altına alınmış. Ortaya ise oldukça başaralı bir iş çıkmış.
Çünkü bugün köyü ziyaret edenler o yıllara meydan okuyan evleri ve daracık sokaklarında rüya gibi bir yolculuğa çıkma şansı yakalıyor.
Kaynak : neredekal.com
Çanakkale’de Hafta Sonu Gezilecek Yerler
Reklamlar
Çanakkale’de hafta sonu gezilecek yerler neresidir, nereleri gezip görmeliyim diye eş dost fikirleri ve internet üzerinden arama yapmaya başladıysanız doğru yerdesiniz.
Marmara Denizi ile Ege Denizinin buluşma noktası olan Çanakkale’de hafta sonu gezisinde mutlaka görmeniz gereken bir hayli yer bulunuyor. Hafta sonu tatilini değerlendirmek için çok doğru bir tercih olan şehirde tarih, kültür ve deniz turizmini bir arada bulabilirsiniz.
Türkiye’nin en büyük adası olan Gökçeada’nın da yer aldığı Çanakkale’de hafta sonunda doya doya dinlenebilir ve bir o kadar da eğlenebilirsiniz.
İl dışından gelen ziyaretçiler Çanakkale şehir merkezinde türkülere konu olan Aynalı Çarşıyı gezip, yöreyi yansıtan hediyelik eşyalar ve yöresel gıdalardan satın alabilirler.
Aynalı çarşı ile hemen hemen aynı tarihlerde inşa edilmiş olan şehrin merkezinde yer alan tarihi Saat Kulesi’nde bolca fotoğraf çekebilirsiniz.
Şimdi sizler için hazırladığımız Çanakkale ve çevresinde hafta sonu gezilecek yerleri tek tek inceleyelim.
Troya (Truva) Antik Kenti
Çanakkale gezip görülecek yerler listesinin ilk sıralarında yer alan Troya Antik Kenti, 3000 yıllık geçmişi bulunan ve dünyanın en ünlü Antik Kentlerinden biridir.
Çanakkale şehir merkezine çok yakın bir mesafede olan Troya Antik Kenti, UNESCO dünya Miras Listesi’ndedir ve aynı zamanda Milli Parklar statüsündedir.
İlyada Destanında söz edilen Truva Savaşının gerçekleştiği yer olan Antik Kentin simgesi, bu savaşta askerlerin gizlice savaş meydanına getirildiği Truva atıdır.
Aslına uygun olarak 1975 yılında yeniden hazırlanan Truva atını görebilir ve dönemi yansıtan kalıntılar arasında bir tarih yolculuğuna çıkabilirsiniz. Her yıl yerli ve yabancı birçok gezginiz ziyaret ettiği Troya Antik Kenti’nde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan tarihi eserlerin çoğu ülkemiz dışına götürülmüştür. Buna rağmen Milli Parkın doğal ve tarihi güzellikleri görülmeye değer.
Bozcaada
Taştan yapılmış eski Rum evleri, Türk mimarisini yansıtan ahşap evleri, dar sokakları ve rengarenk duvarlarıyla Bozcaada, Çanakkale’de hafta sonu gezilecek yerler listenizde mutlaka bulunması gereken bir adrestir.
Anakaraya 6 km uzaklıkta olan Bozcaada, yumuşak ikliminden dolayı dört mevsim boyunca gezgin misafirlerini ağırlıyor.
Çevre iller ve özellikle İstanbul’dan özellikle hafta sonu kaçamağı yapmak isteyenlerin destinasyonu durumundadır.
Reklamlar
Bozcaada’nın bu kadar çok ilgi görmesinin nedenleri berrak denizi, tertemiz kumsalları ve sit alanı ilan edilmesi nedeniyle çarpık yerleşmenin görülmediği yerleşim profilidir. Mübadeleden önce iki bölüme ayrılan adanın bir bölümü Rum Mahallesi bir diğer ise Türk Mahallesidir.
Bozcaada’da konaklamak için her bütçeye uygun otel ya da pansiyon bulabilir, sahildeki restoran ve kafelerde nefis balıkların ve mezelerin tadına bakabilirsiniz.
Ada’da gezilecek yerler çok fazla; Bozcaada Kalesi, Ayazma Manastırı, Adanın sokakları, Şarap Fabrikaları, Göztepe, Bozcaada Müzesi, Rüzgar Gülleri ve elbette sanat galerilerine mutlaka vakit ayırmalısınız.
Assos Antik Kenti
Hem tarihle içi içe, hem de deniz kenarında bir hafta sonu geçirmek isterseniz Assos tüm ihtişamıyla sizi bekliyor demektir.
Çanakkale’nin şirin ilçesi Ayvacık’ta bulunan Assos Antik Kenti, muhteşem bir doğa harikası olmasının yanı sıra binlerce yıl öncesinden bu yana tarihe tanıklık etmiş bir yerleşim bölgesi.
Kayaların üzerine konumlandıran şehrin tepesinde Athena Tapınağı’nın mistik atmosferini içinize çekip, Assos Harabelerini ve Amfi Tiyatroyu gezerken kendinizi bu dünyadan farklı bir boyuta geçmiş gibi hissedebilirsiniz.
Edremit körfezinin başlangıç noktasında yer alan Assos, kamp tutkunlarının da hafta sonu rotasına girmeyi başarmış ender yerlerden biridir.
Pek çok kamp alanı bulunan Antik Kent’te hem tarihle içi içe, hem de tertemiz plajlarda haftanın yorgunluğunu atabilirsiniz.
Assos gezisinde tarihi kentin surlarının içinde bulunan Behramkale Köyünü ziyaret edip denizle adeta birleşik durumda olan taş evlerde hizmet veren kafelerde kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
Çanakkale savaşının aslında bir deniz savaşı olduğu göz önüne alındığında şehri ziyarette Çanakkale Deniz Müzesini ziyaret etmenin ne kadar önemli olduğu da anlaşılıyor.
Şehir merkezinde ve kolayca bulunabilecek bir adreste bulunan deniz müzesinde Çanakkale savaşına ait birçok obje ve fotoğrafı bulmak mümkündür.
Geniş bir alan üzerine kurulu olan Çanakkale Deniz Müzesinin bahçesinde bir park ve Çanakkale ile ilgili hatıra olarak götürebileceğiniz hediyelik eşyaların satıldığı bir bölüm bulunuyor.
Müzenin içerisinde; Çanakkale savaşında kullanılan mermiler, askeri elbiseler, silahlar, savaşla ilgili fotoğraflar sergilenmektedir. Ayrıca şimdilerde Mersin Limanında sergilenen Nusrat Mayın Gemisinin aslına uygun olarak hazırlanmış olan gemi maketi ve Çimenlik Kalesinin de bir maketi bulunmaktadır.
Reklamlar
Kuzey Egenin incisi Ayvacık, Kaz Dağlarının eteğinde bol bol oksijen soluyabileceğiniz ve maviyle yeşilin her tonunu bir arada görebileceğiniz şirin bir ilçedir.
Tarihi dokusu, doğal güzellikleri ve termal turizm sevenlerin çok sevdiği Afrodit Kaplıcaları ile doya doya bir hafta sonu geçirebileceğiniz Ayvacık’ta her bütçeye uygun olan pansiyon ve otel şeklinde konaklama tesisleri de fazlasıyla mevcuttur.
Adını güzellik tanrıçası Afrodit’ten alan kaplıcaların şifalı suları; kas ve eklem ağrıları ile çeşitli cilt hastalıklarının tedavisine yardımcı olmaktadır. Yerel halkın inanışına göre Afrodit tüm güzelliğini bu kaplıcanın suyunda yıkanmasına borçluymuş ve bu suya girip çıkanlar, Afrodit ışıltısını üzerinde taşırmış.
Kaz Dağları
Hafta sonu tatili için rotasını Çanakkale’ye çeviren gezginler tarafından sıkça ziyaret edilen bir bölge olan Kaz Dağları, yıl içerisinde yerli ve yabancı binlerce kişiyi ağırlıyor. Tam bir tabiat harikası olan Kaz Dağları, Alplerden sonra en fazla oksijen üreten bir özelliğe de sahip.
Kaz Dağlarında kaliteli vakit geçirmek için birçok seçenek bulunuyor ve bu seçeneklerin neredeyse her biri farklı ilgi alanlarına hitap ediyor.
Kaplıcaları, müzeleri, eski Rum evlerinin yer aldığı şirin köyleri ve endemik canlı türlerinin barındığı Milli Parkı ile öne çıkan Kaz Dağları, bir kez gelip bir daha ayrılmak istemeyeceğiniz ender adreslerden biri durumda.
Kaz Dağları’nda tatlı bir hafta sonu kaçamağı için konaklayabileceğiniz; bungalov evler, ahşap evler, butik oteller ve dağ evleri bulunuyor. Şehrin gürültüsünden uzak kalmak için burayı tercih edenler için kamp alanı seçenekleri bir hayli fazla bulunuyor.
Trekking, safari ve dağcılık meraklılarının destinasyonu olan Kaz Dağları’nda gezerken temiz hava ve oksijene doyarken bir yandan sincaplarla birlikte doğa yürüyüşü yapabilir, bisiklet kiralayabilirsiniz.
Unutulmaz anılar biriktireceğiniz ve Çanakkale’de hafta sonu gezilecek yerler içinde apayrı bir yeri olan Kaz Dağları’nda; Adatepe’deki Zeytinyağı Müzesi ve Yeşilyurt Köyü’nde bulunan Teknoloji Müzesini görmeden bu cennetten ayrılmamalısınız.
Gelibolu Yarımadası
İstanbul ve çevre illerden özellikle hafta sonu günleri bir hayli ziyaretçisi olan Gelibolu yarımadası, Çanakkale’nin pek çok bölgesinde olduğu gibi tarih kokan ve tarihi yaşatan adreslerden biridir.
Feribotla Gelibolu yarımadasına gelir gelmez karşıda sizi karşılayan “Dur Yolcu” yazısı, yakın tarihi bir ayna gibi yansıtmaya yetiyor.
Çanakkale savaşının en kanlı zamanlarına tanıklık eden Gelibolu’yu tam anlamıyla gezmeye iki gün elbette yetmeyecek fakat elimizden geldiğince Gelibolu’da mutlaka görmeniz gereken yerlerden kısaca söz edelim.
Gelibolu’ya geldiğinizde ilk durak olarak Çanakkale Şehitler Abidesi’ni ziyaret etmenizi öneririz. Çanakkale savaşı sırasında şehit olmuş ve ismi tespit edilebilen 59.
408 şehit anısına yapılan sembolik anıt mezarları görüp o ruhu hissettikten sonra yine İlk Şehitler Anıtı’nın yer aldığı Seddülbahir Kalesine doğru yola çıkabilirsiniz.
Her yerinden yakın tarihimizin anılarının fışkırdığı Gelibolu’da, Conkbayırı, Lone Pine Mezarlığı, Kanlısırt Kitabesi, Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi ve sizi hemen yarımadanın girişinde karşılayan Kilitbahir Kalesi mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor.
Gökçeada
Saros Körfezi’nin girişinde yer alan Gökçeada, Türkiye’nin en büyük adasıdır.
Çanakkale’de hafta sonu gezilecek yerler arasında değişik bir alternatif arayışındaysanız muhteşem doğası ve tertemiz deniziyle Gökçeada tam size göre bir rota olacaktır.
Çanakkale’nin çoğu ilçesinde olduğu gibi buradaki yapılarda da Rum mimarisi ön plana çıkıyor ve Rum köylerinin küçük, şirin taş evleri arasında huzurlu bir yolculuk gerçekleştirebiliyorsunuz.
Gökçeada ziyaretinde görebileceğiniz yerler arasında birçok alternatif var, yarım asırı geçmiş olan yaşıyla Çınar altında adanın kokusunu içinize çekebilir ardından gezintiye davam edebilirsiniz.
Nesli tükenmekte olan angut kuşu ve flamingoların yaşadığı Tuz Gölü’nde doğayla baş başa kalabilir, rotanızı Kaya Mezarlarına yöneltmeniz halinde ilginç mezar yapılarına tanık olacaksınız.
Su sporlarına ilgi duyan turistlerin gözde durağı olan Türkiye’de başka bir örneği olmayan Su Altı Parkında dalış yapabilir ve belki şansınız varsa nesli tükenmeye yüz tutmuş ve bu nedenle koruma altına alınmış Akdeniz fokları ile birlikte yüzebilirsiniz.
Anzak Koyu
Gelibolu yarımadasında Eceabat ilçesinde yer alan şirin bir koy olan Anzak Koyu, sadece temiz kumsalı ve berrak denizi ile değil tarihi önemi ile de mutlaka gidip görülmesi gereken bir noktadır.
Çanakkale savaşının en hareketli sahnelerine tanık olan Anzak Koyu, savaş devam ederken 25 Nisan 1915 günü Avustralya’dan gelen Anzaklar’ın çıkarma yaptığı koydur. Orada can veren Anzak askerleri anısına 1985 yılında ismi Anzak Koyu olarak düzenlenmiştir.
Her sene aynı tarihte yapılan ve Anzak askerlerini anmak için düzenlenen Şafak Ayinine katılmak için hem yerli, hem de Avustralya’dan gelen ziyaretçileri ağırlamaktadır.
Kilye Koyu
Çanakkale’de gezip görülmesi gereken sahil kenarlarından biri olan Kilye Koyu, güzelliği ve tertemiz denizi sayesinde özellikle yaz mevsiminde ziyaretçi akınına uğramaktadır.
Doğal bir liman olan Kilye’nin yüzyıllar önce Romalılar tarafından kurulduğu bilinmektedir.
Bizanslılara ait tarihi kalıntıların bulunduğu Kilye, uzun süre yerleşim alanı olarak kullanılmış ve halen sakin bir hafta sonu geçirmek isteyen kişilerin Çanakkale ve çevresindeki ilk tercihlerinden biri olmaktadır.
Dardanos Antik Kenti
Çanakkale’de hafta sonu gezilecek yerler arasında bulunan Dardanos Antik Kenti, Çanakkale şehir merkezine 16 km uzaklıkta bulunan Dardanos ilçesinde yer almaktadır. Çanakkale 18 Mart üniversitesi yerleşkesinin de olduğu bölgede, aynı zamanda sığ denizi ve tertemiz sahiliyle Dardanos Plajı da bulunmaktadır.
Dardanos Antik Kenti ismini Yunan mitolojisinde bir tanrı olan Zeus’un oğlu Dardanos’tan alır. Bölgede yapılan arkeolojik çalışmalar sonucu birçok kalıntı ve eser ortaya çıkarılmış ve bu eserler Çanakkale Arkeoloji Müzesi ve Troya Müzesinde sergilenmektedir.
Dardanos bölgesinde turistleri çeken ve görülmesi gereken bir başka önemli nokta ise, kazılar sırasında ortaya çıkan Dardanos Tümülüsü’dür.
Geyikli
Çanakkale’de bulunan pek çok gün yüzüne çıkmamış güzellikten biri olan Geyikli, peyniriyle ünü taşan Ezine ilçesine bağlı ve yapısı bozulmamış beldelerden biridir. Mavi bayrağa sahip olan ve 14 km uzunluğundaki plajı her yaz yerli turist akınına uğrayan Geyikli, özellikle hafta sonu kafa dinlemek isteyenlerin gezi rotasında bulunmalıdır.
Masmavi denizi ve hemen yanı başındaki yemyeşil ormanları ile nefes kesen şirin belde, Eyvah eyvah film çekimlerinden sonra tüm ülkedeki gezginlerin destinasyonu haline gelmiştir. Geyikliye geldiğinizde görebileceğiniz yerler arasında; Dalyan Köyü, Alexandria Troas Antik Kenti de bulunmaktadır.
Geyikli seyahatinden dönüşte bolca zeytin ve organik zeytinyağı ve organik sebze meyvelerde satın alabilirsiniz.
Karabiga
Karabiga, Çanakkale şehir merkezine 84 km uzaklıkta ve biraz iç kesimde kalan Biga ilçesine bağlı el değmemiş beldelerden biridir. Çanakkale’de her zaman gezip gördüğünüz yerlerden farklı bir noktayı keşfetmek isterseniz Karabiga sizin için doğru bir tercih olabilir.
Biga’ya sadece 20 km’lik bir mesafede bulunan Karabiga, balıkçı tekneleri ve küçük limanı, deniz feneri ile tablo gibi bir manzara sergilemektedir.
Biga’da kazı çalışmaları sonucu ortaya çıkarılan Priapos Antik Kentine ait Priapos Kalesi burada bulunur ve her mevsim ziyaretçilerini ağırlamaya devam etmektedir.
Çanakkale’ye Nasıl Gidilir?
Hafta sonu Çanakkale rotasına doğru ilerleyeceğiniz zaman karayolu ya da hava yolunu tercih edebilirsiniz. Aynı zamanda İstanbul’dan gelecek olan gezginler feribot ile kolayca şehre ulaşabilmektedir.
Çanakkale’de Hafta Sonu Gezisinde Ne Yenir, Ne İçilir?
Çanakkale, Ege ve Marmara bölgesini birleştiren, aynı zamanda binlerce yıldır pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel zenginliği yüksek olan bir şehirdir. Mübadele zamanına kadar binlerce Rum’un da yaşadığı ve kültürel anlamda birçok iz bıraktığı şehrin yamak kültürü de insanları gibi bir hayli zengin ve renklidir.
Denizle çevrili bir şehir olmasından dolayı her türlü deniz ürününe fazlasıyla ve hakkını vererek yer ayrılan Çanakkale mutfağında zeytinyağı vazgeçilmez bir unsurdur.
Gayet sağlıklı yöresel yemekleri bulunan şehirde deniz ürünlerinin yanı sıra et yemekleri ve sebze de ön plana çıkmaktadır.
Sizler için derlediğimiz ve Çanakkale gezisinde tatmanız gereken yöresel lezzetleri aşağıdaki listemizde bulabilir ve şehrin pek çok yerindeki restoranlarda bulabilirsiniz.
- İskorpit Çorbası
- Lakerda, Balık Ezmesi
- Börülce Köftesi
- Patlıcan Kapama
- Tumbi
- Çırpma
- Metez Mantısı
- Sebzeli Melki yemeği
- Tuzlu Sardalya
- Yumurtalı Tiken
- Basma Helva
- Ispanak Çorbası
- Bonus olarak elbette ki Peynir Helvası
- Çanakkale’de hafta sonu gezilecek yerler hakkında yazdığımız yazıyı beğendiyseniz Antalya’da Gezilecek Yerler hakkında yazdığımız yazıyı da okumak isteyebilirsiniz.
- Çanakkale’de hafta sonu gezilecek yerler hakkında daha detaylı bilgi almak isterseniz Çanakkale Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan gezi rehberini inceleyebilirsiniz.
- Reklamlar
Ekimde nereye gidilir? | Sonbaharın renklerine doyacağınız yerler
Tüm Türkiye
Haftasonlarınızı küçük gezilerle geçirmeyi seviyorsanız ya da yıllık izinden bir gün koparıp haftasonuna dahil edip 3 günlük kafa dinleme molaları vermekten hoşlanıyorsanız sonbahar aylarında harika renklere bürünen şahane destinasyonlar sizi bekliyor. Ekimde görülecek yerler arasından en sevdiklerimizi sizin için derledik.
Ilıman havası ile ekim ayında gezmeye oldukça elverişli olan Safranbolu’yu listemize almadan edemedik.
Klasik Osmanlı kent mimarisini yansıtan ve Dünya Miras Listesi’nde yer alan tarihi Safranbolu evleri ile ünlü olan şehir, özellikle haftasonu gezileri için çok uygun.
Yaklaşık 3000 yıllık tarihi geçmişinde pek çok uygarlığın yaşadığı şehirde sadece konaklar bulunmuyor. Özellikle Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme ve köprüler de geziniz boyunca karşınıza çıkacak olan eserlerden bazıları.
El değmemiş dokusu, tarihe tanıklık etmiş sokaklarıyla Safranbolu’nun ruhuna daha yakından bakmak için ahşap konaklarda kalabilirsiniz.
Konakların çoğu meraklıları tarafından satın alınarak restore edilmiş ve konaklamaya hazır hale getirilmiş.
Bu narin konaklardan birinde konaklama şansını elde ederseniz odaların her birinde ilginç detaylarla karşılaşabilir ve eskiyle yeninin muhteşem uyumuna rastlayabilirsiniz.
Ekim destinasyonları içinden bir diğer favorimiz Selimiye. Marmaris’in küçük bir köyü olan Selimiye ilçe merkezine 45 km uzaklıkta, Hisarönü Körfezi’nde yer alan en güvenli koylardan birisi.
Ulaşımın nispeten daha güç olması sebebiyle diğer tatil merkezlerine oranla yerel kültürünü de daha iyi korumayı başarmış.
Ege ve Akdeniz’in birleştiği noktalardan biri olan köyde özellikle doğal yaşam ön plana çıkıyor.
Günübirlik tekne turları ve doğa yürüyüşleriyle keşfedilecek sayısız gizem barındıran bölge konaklayabileceğiniz yerler açısından da zengin.
Denize sıfır yaşam alanlarından yalnızca yetişkinleri ağırlayan seçeneklere, kapınızın önünde yer alan özel plajlardan şairlerin ilham verdiği konsept mekanlara… Çam ağaçları arasında uyanıp iskeleye kurulan restoranlarda serpme kahvaltılara doyacağınız bir kaçış rotası arıyorsanız seçiminiz Selimiye olmalı.
Fiyatları gör
Ekim ayında doğayla baş başa kalabileceğiniz, ağaçların arasında yürüyüş yapabileceğiniz ve daha da önemlisi şehrin kaosundan biraz olsun uzaklaşabileceğiniz bir yer arıyorsanız Yedigöller’i öneriyoruz.
Sadece Ekim ayı destinasyonu olarak değil, bölgenin tüm sonbahar aylarındaki güzelliğine diyecek yok. Doğanın binbir rengini cesurca sergilediği Yedigöller’de kafanızı dinleyebilir, kendinizle başbaşa kalabilirsiniz.
Bir nevi detox!
Doğa dostu bir yaşam sunan konaklama seçeneklerinde dilerseniz taş ya da ahşap evlerde dilerseniz bir çadırda kalabilirsiniz.
İstanbul’dan dört, Ankara’dan ise yalnızca iki saat mesafedeki Yedigöller, özellikle hafta sonu kaçamakları için ideal. Boş vakitlerinizde sanatsal faaliyetlere de dahil olabileceğiniz aklınızın bir köşesinde olsun.
Fotoğraf turları, resim dersleri gibi pek çok enteresan aktivite haftasonunuzu daha da anlamlandırmak için birebir.
Ekimde görülecek yerlerden bir diğeri fazla söze gerek bırakmayan Kapadokya. Toplumlar gelmiş gitmiş ve her giden bir şeyler bırakmış… Sonucunda, doğa ve insan emeğinin müthiş buluşmasını gözler önüne seren bir coğrafya ortaya çıkmış. Kapadokya’nın her köşesini bir haftasonunda gezmek imkansız ancak en popüler yerlerini gezecek kadar vakit bulabilirsiniz.
Kapadokya’nın olmazsa olmazlarından balon turu, atlı gezi turları, ATV safari, kendine güvenen kondisyonlu gezginler için yürüyüş ve tırmanış turları, bisiklet turu, sema gösterileri, Türk gecesi ve çanak çömlek atölyesi gibi aktiviteler geziniz boyunca yerel kültürü tüm ayrıntılarıyla deneyimleyebilmeniz için sizi bekliyor. Gezinizi daha da unutulmaz kılmak istiyorsanız kaya otel konseptli otellere göz atın deriz.
Türkiye’nin en batı ucu diyince herkesin bileceği Gökçeada Ekim ayında nereye gitmeli sorusunun bize göre en favori cevaplarından biri.
Neden diye soracak olursanız birincisi Kuzey Ege’de yer alan ada el değmemiş pek çok doğal güzelliğe ev sahipliği yapıyor. Ege’deki diğer adalar kadar popüler olmayan Gökçeada Türkiye’nin sayılı Cittaslow’larından biri.
Kültürel ve tarihi değerlerin korunması için son derece önemli bir girişim olan sakin şehir konsepti ile Gökçeada turizm açısından hareketlenmeye başladı.
Ada, rüzgar sörfü ve dalış için oldukça elverişli olsa da ekim ayında su sıcaklığı epey düşük. Bu yüzden biz gün batımına karşı uzun yürüyüşler yapmayı daha uygun buluyoruz. Yürüyüşünüz sırasında taverna ve kahveleri ziyaret edebilir, yorgunluk kahvesi içebilir ya da taze ve leziz Ege lezzetlerini deneyebilirsiniz. Adada şarap ve zeytinyağı kültürü de dikkat çekiyor.
Hafta Sonu Turları ve Hafta Sonu Tur Fiyatları – SSC Tur
Hafta Sonu TurlarıTatile çıkacak vakit mi bulamıyorsunuz? Veya yaşamınızın her anında yeni mekanlar keşfedip hayatınıza renk katmak mı istiyorsunuz? SSCtur sayesinde dilediğiniz her hafta sonu yeni yerler gezip görebilme, yeni tatlar ile tanışabilme ve doğayla baş başa kalabilme fırsatı yakalayabilirsiniz.
Herkesin cebine uygun fiyatlar ile siz de hafta sonu turları sayesinde yepyeni yerler gezebilirsiniz. Her ne kadar hayatımızı devam ettirebilmek için çalışmaya ihtiyacımız olsa da bazen bu çalışma hayatından, büyük şehirlerin kalabalığından stresinden ve temposundan çok bunalırız.
Kendimizi bu streslerden uzaklaştırmanın en iyi yolu bazen dolu dolu bir gezi turu yapmaktır. Hiç görmediğimiz yerleri görmek, hiç tanımadığımız insanlarla tanışmak ve asla unutamayacağımız anılar biriktirmek adına bir tatil yapmak herkes için rahatlatıcı ve muhteşem bir fırsat olabilir.
Ama benim tatil yapmak için vaktim yok diyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü sadece hafta sonunuzu bile ayırarak bu saydığımız bütün fırsatları yakalayabilirsiniz.
Neden Hafta Sonu Turları?Hafta sonu turları sayesinde keşfedilmeyi bekleyen pek çok rota vardır. Kısa da olsa sizde hafta sonunuza bir renk katmak isteseniz, heyecanlı anlar geçirmek isterseniz, eğlence ve kültürü aynı anda yaşamak isterseniz güzel yurdumuz Türkiye'nin birbirinden güzel yerlerini görebileceğiniz bir hafta onu programı yapabilirsiniz.
Bu vesileyle Kapadokya'daki büyüleyici ve bir doğa harikası olan peri bacalarını, tarihi evleriyle ünlü Eskişehir'imizi, Doğasıyla kendinizi büyülenmiş gibi hissedeceğiniz Abant'ı, tarihi güzellikleri ile Karadeniz'i ve daha nice güzel yerleri gezerek her mevsimde ayrı güzellikler tadabilirsiniz.
Seyahati bir tutku haline getirenler için oldukça uygun fiyatlarda olan hafta sonu turlarına, ailenizle, arkadaş gurubunuzla ya da yalnız katılabilirsiniz. Siz sadece gideceğiniz rotayı belirleyin gerisini SSCtur sizler için hazırlayacaktır.
Hafta sonu turları ile sadece yeni yerler görmekle kalmayıp o yörenin insanlarını, lezzetli mutfaklarını, tarihi güzelliklerini, doğa güzelliklerini de tanışmış olacaksınız. Ayrıca bu seyahat sizler için adeta bir terapi olacaktır. Herkes hayatında bazen farklı şeyler yapıp monotonluktan kurtulmak ister. İşte bunun en güzel yolu dilediğiniz gibi bir gezi deneyimi yaşamaktır.
Bu anlamda unutamayacağınız deneyimler yaşayabileceğiniz gezilerin düzenlendiği SSCtur tüm değerli misafirleri için seferber olmuştur. En önemli amacımız sizler için her şeyin en iyisini sunmaktır.
Konaklamalı Hafta Sonu TurlarıSSCTUR olarak yılın 12 ayı 52 haftası farklı hafta sonu turu düzenlenmektedir, kış aylarında kayak merkezlerinden Uludağ Kayak merkezine, Ilgaz kayak Merkezine, Kartepe Kayak Merkezine, Kartalkaya Kayak Merkezine, Abant Gölüne, Bursaya Erzurum palandöken kayak merkezine turlar düzenleniyor, bahar aylarında ize şehir ve kültür turları düzenlenmektedir özellikle Kapadokya Turu, Bursa Turu, İzmir Çeşme Turu, Denizli Pamukkale Turu bulardan bağzılarıdır, yaz aylarında ise daha çok deniz ağırlıklı turlarımız bulunmaktadır Bodrum Turu, Ayvalık Turu, Bozcuada Turu, Çeşme Deniz turu, Kuşadası deniz turu hafta sonu katılabileceğiniz tuarlardandır.
Günübirlik Hafta Sonu TurlarıHer hafta cumartesi ve pazar günleri günübirlik hafta sonu turları ile İstanbul Çıkışlı günübirlik turlarımız ile Abant Gölü, Yedigöller, Sapanca, Maşukiye, Kartepe, Uludağ Anıtkabir, Çanakkale, İğneada, Edirne, Ormanya, Eskişehir, Bursa, Gölyazı, Kartalkaya günübirlik katılacağınız turlarımızdandır.