|
Sosyal Hizmet Mesleği | Sosyal Hizmet Alanları | Sosyal Kaynak Bilgiler |
|
Hasan KAYA [email protected] Engellinin İnsan Hakları Uzmanı |
|
|
Devlet in Engelli(ye) Bakışı |
2002 yılında Dünya Engelliler Günü nedeniyle Başbakanlığın 2002/58 sayılı Özürlüler ile ilgili Genelgesi gereği; Ulusal düzeyde kabul edilen10-16 mayıs Sakatlar Haftasının ilk günü ile 3 Aralık Dünya Engelliler Gününde, engellilere yönelik faaliyet gösteren Konfederasyon, bağlı federasyonlar ve derneklerin kamu görevlisi olan yönetim kurulu üyeleri ile kamuda görev yapan tüm özürlüler idari izinli sayılacaktır denmektedir. Eğer yukarda sayılan Konfederasyon, federasyon ve derneklerin yönetim kurulu üyesi iseniz ve kamuda çalışıyorsanız idari izinli sayılacaksınız ama eğer özel bir kurumda çalışıyorsanız sizin böyle bir hakkınız yok. Devlet kamuda çalışan engelli STK ların yöneticilerine kendi günleri ile ilgili etkinliklere katılma hakkını tanırken özel kurumlarda çalışan engelli STK ların yöneticilerinden bunu esirgemektedir. Aynı genelge gereği; Olumsuz hava koşulları nedeniyle valiliklerce okulların tatil edilmesi halinde aynı bölgedeki kamu görevlisi özürlüler, ayrıca bir talimat ve talebe gerek kalmadan, belirlenen tatil süresince izinli sayılacaktır denilmektedir. Burada da görüldüğü gibi olumsuz hava koşullarından sadece kamuda çalışan engelliler etkilendiği için kamuda çalışan engelliler izinli sayılırken, özel kurumlarda çalışan engellilerin böyle bir sorunu olmadığı için izinli sayımlamamışlardır. Oysaki bizler bilmekteyiz ki kamuda çalışan engellilerin çalışma koşulları ile özel de çalışan engellilerin çalışma durumları karşılaştırılamayacak kadar farklıdır. Kamuda çalışan engellinin işine gitmesi için servis imkanı varken, özelde çalışan bir çok engelli, tekerlekli sandalyeleri, bastonları ve koltuk değnekleriyle göle dönen sokakları, buz pisti gibi caddeleri aşmak zorunda kalmaktadırlar. Bu engelleri aşmayı başaran engelliler balık istifi gibi toplu taşıma araçları ile işlerine gitmeye çabalamaktadırlar. Gerek ulusal mevzuat gerekse uluslar arası mevzuat engelliler yönelik her türlü ayrımcılığı yasaklamıştır. Anayasamızın X. Kanun önünde eşitlik ilkesinin 10. Maddesi herkesin kanun önünde eşit olduğuna vurgu yapmakta ve Devlet organlarını ve idare makamlarını bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmeleri gerektiğini belirtmektedir. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin eşitlik ve ayrımcılık yasağını düzenleyen 5. Maddesi 1. paragrafı “Taraf Devletler, herkesin hukuk önünde eşit olduğunu ve ayrımcılığa uğramaksızın herkesin hukuk tarafından eşit korunmaya ve hukuktan eşit yararlanmaya hakkı olduğunu kabul eder”. Görüldüğü gibi hukuk önünde eşitlikten bahsederken, pratikte bunu görememekteyiz. Aynı maddenin 3. paragrafı eşitliği sağlamak ve ayrımcılığı ortadan kaldırmak üzere engellilere yönelik makul uyumlaştırmanın yapılması için tüm adımların atılmasını gerektiğini söylemektedir. Devlet bu adımı hemen atmalı kamu da çalışan ile özelde çalışan ayrımını bir kenara bırakarak engellilere eşit davranmalıdır. Nasıl ki doğum izni, çocuk emzirme izni gibi, kadınları ilgilendiren haklar kamu/özel ayrımı yapılmadan kadınlara kullandırılıyorsa. Engellilere yönelik böyle bir ayrımın yapılmasını anlamakta güçlük çekmekteyiz. Ayrıca kamu/özel ayrımının neye göre yapıldığı da ayrıca sorgulanmalıdır. Mesela Vakıf Yüksek Öğretim Yönetmeliğinin 5. Maddesi “……..vakıflar tarafından kanunla kurulmuş bulunan kamu tüzel kişiliğine sahip……yükseköğretim kurumudur” denilerek vakıf üniversitelerinin kamu tüzel kişiliğine sahip olduğunu vurgulamaktadır. Vakıflar tarafından kurulan üniversitelerde çalışan engelliler idari izin haklarından yararlanabilirler mi?. Bunun gibi bir çok belirsizlik sayılabilir.Devlet bu belirsizlikleri oradan kaldırmalı, engellilere yönelik alacağı kararlarda ve uygulamalarda kamu/özel ayrımı yapmadan engellilere eşit davranmalıdır. Engelli dernekleri bu eşitsizliğin ortadan kaldırılması için üzerine düşeni yapmalıdırlar. |
|
Contents
Engelli Misafirlerimiz
Biz her zaman, gemi gezilerimizin istisnasız herkes tarafından keşfedilmesi gereken bir seyahat paketi olduğuna inandık. Bu sebepten her misafirimizin keşif ve eğlence hakkını kendimizde saklı tutar, yıllardır bu amaca hizmet etmek için gemilerimizi yeniletir ve donanımlarını arttırırız. Sizi bekleyen harika bir macera dünyası var ve bu macerayı Royal Caribbean International® gibi hayata geçiren hiç kimse yok. Çevremizdeki dünyayı keşfedip herkesin eğlenebileceği bir şey olduğuna hep inandık ve yıllar geçtikçe tüm misafirlerimiz için en iyi cruise tatil deneyimini sunmada bir endüstri lideri olduk. Çünkü seyahat etmenin özgürlük olduğunu biliyoruz ve tatilin herkes için ulaşabilir olması gerektiğinin farkındayız.
Royal Caribbean International, en iyi tatilin sınırlamaları ortadan kaldırarak mümkün olduğuna inanmaktadır. Engelliler ve özel ihtiyaçları olan misafirlerimize en erişilebilir gemi tatili deneyimini sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu nedenle, tüm konukların ihtiyaçlarını karşılamak için, tüm seyahat severlere erişim sağlamak için tasarlanmış geniş bir yelpazede özelliklere sahip gemilerimizi donatarak çalışıyoruz; bunlar aşağıdakilere dahil olan misafirlerimizi de kapsamaktadır:
• Hareketlilik engelleri
• İşitme engellileri
• Görme özürlüler
• Engelli çocuklar, kısa boylu kişiler ve bilişsel, entelektüel ve gelişim engelli bireyler de dahil olmak üzere diğer engeller.
Özel ihtiyaçlarınızdan acentanızı veya ofisimizi mutlaka haberdar edin.
Erişilebilirlik Broşümüzü indirmek için tıklayınız.
Her tipteki kabinimizde engellilere özel olarak tasarlanmış kabinler bulunmaktadır. Gemilerimizin tüm ortak alanlarında rahatça dolaşabilir, sorun yaşamadan her bölüme ulaşabilirsiniz.
Görme engeli olan misafirlerimiz için ayrıca yönlendirmelerimiz mevcuttur. Kamaralarda ve kamusal alanlarda güçlendirilmiş telefonlar. .Tüm kamaralarda fleetwide kapalı başlıklı televizyonlar.
Seçilmiş programlarda sunulan altyazılar.
Duyma bozukluğu bulunan, diyabet veya böbrek yetmezliğine sahip olan, hamile veya yürüme zorluğu çeken tüm engelli misafirlerimiz için ekipman ve sağlık merkezimiz mevcuttur. Taşınabilir işitme cihazı kitleri.
Kapı çalma için görsel ve dokunsal uyarılar, Telefon zili, çalar saat ve duman dedektörü.. Otomatik kapılar ile lavabo erişimi daha kolay hale getirildi. Engelsiz bir tatil için teknolojinin beta sürümünü kullandık.
Özel durumlardaki ihtiyaçlarınız için ofisimizi veya acentanızı mutlaka önceden haberdar etmenizi tavsiye ederiz. Size seyahatiniz boyunca yardımcı olan eğitimli hayvanların gemimize girişi serbesttir.
Kara turları departmanımız ihtiyacınıza en uygun kara turu hizmetini sunmak için hazırdır.
Tatil için en büyük engel kapıdaki eşiktir, ilk adımı atar atmaz bütün engelleri Royal Caribbean ile atmış olacaksınız.
Kilo vermenizin önündeki engelleri kaldırın
‘O kadar dikkat ediyorum yine de kilo veremiyorum’ diyenlerdenseniz zayıflamanıza engel olan bir faktörü gözden kaçırıyorsunuz demektir. Bu gizli düşmanı bulmanın yolu bir uzmana başvurup gerekli testleri yaptırmaktan geçiyor.
Fazla kilolarınızdan kurtulmak için metabolizmanızın yeterli çalışıp çalışmadığını test etmeniz gerekiyor. Elab Laboratuar Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Aytaç Keskineğe, “Diyet yapmasına rağmen kilo veremeyen kişilerin vücut metabolizmasında çeşitli problemler oluyor. İnsan metabolizmasına etki eden organların başında tiroit bezi geliyor.
Tiroit bezi az çalıştığı zaman metabolizmanın yavaşlamasına, çok çalıştığında ise metabolizmanın hızlanmasına neden oluyor” diyor. Dr.
Keskineğe, kadınlarda tiroit bezinin az çalışmasının oldukça sık görülen bir durum olduğunu belirterek, özellikle Haşimato hastalığı adı verilen durumda, vücudun bağışıklık sisteminin gereğinden fazla çalışarak tiroit bezinin fonksiyonlarını imha etmeye çalıştığını vurguluyor.
Tiroit beziniz yeterli çalışıyor mu? Tiroit bezi fonksiyonlarının durumunu öğrenmek için kan testi yaptırmanın yeterli olduğunu dile getiren Dr. Keskineğe; “ Bu testte T3, T4 adı verilen tiroit hormonlarıyla birlikte TSH adı verilen düzenleyici hormon seviyeleri ölçülerek tiroit bezi fonksiyonları hakkında yeterli bilgiye sahip olunuyor.
Tiroit bezi az çalışan kişilerde genellikle T3, T4 hormonları düşük, TSH ise yüksek olarak saptanıyor. Tiroit hormonları az çalışan kişilerde kilo alma, yorgunluk, halsizlik, uykuya meyil, depresyon, saç tellerinde ve ses tonunda kalınlaşma gibi bulgular görülüyor.
Eğer bu şikayetlerden herhangi biri sizde varsa vakit kaybetmeden bir doktora gitmenizi öneririm” diyor.
İnsülin direnciniz var mı? Diyabet hastalarının da kilo verirken mutlaka profesyonel yardım almaları gerekiyor çünkü şeker metabolizmasından sorumlu olan insülin hormonu fazla kilolarla yakından ilgili… Özellikle fazla kilolu kişilerde insülin direncinin ortaya çıktığını belirten Dr. Keskineğe, “Yani kişi ne yaparsa yapsın kan şekerini düşürmek için salgıladığı insülin yeterli olmuyor. Bu durum da insülin direnci dediğimiz tabloyu oluşturuyor. Bu durum, yaklaşık 10 saatlik gece açlığı sonrasında, sabah verilen kan örneğinden glikoz ve insülin değerlerinin ölçülmesiyle saptanıyor” diyor. İnsülin direnci saptanan kişilerin normal yollarla kilo vermesinin çok zor olduğunu ve mutlaka tıbbi destek almaları gerektiğini unutmamaları gerekiyor. Öte yandan insülin direnci tedavi edilmediği takdirde yıllar içerisinde Tip 2 diyabete dönüşebiliyor.
KORTİZOL HORMONUNUZ YETERLİ Mİ? Metabolizma üzerine etki eden diğer bir hormon ise böbrek üstü bezlerden salgılanan ‘kortizol’ oluyor. Vücutta kortizol yetersiz sentezlenirse metabolizmada genel bir yavaşlama ve bunun sonucunda yağlanmada artış görülüyor. Bu durumda özellikle karın bölgesi ve ensede yağ kitlesi birikimi oluyor. Dr.
Keskineğe, her türlü diyeti denemelerine rağmen yine de kilo veremeyenlerin mutlaka bir endokrinoloji uzmanına danışmasını tavsiye ediyor ve ekliyor; “Bu durumlar dışında uzun süre aç kalarak veya tek tipte beslenerek diyet yapmak sağlığınız için son derece yanlış uygulamalar… Diyet yapmaya karar verdiğinizde öncelikle metabolizmanızın normal olduğundan emin olmalısınız.
Metabolizmanız normal çalışıyorsa artık diyete başlayabilirsiniz.”
✎ Yaprak ÇETİNKAYA
Seninle Dergisi Kasım 2012 Sayısı
Kaslarınız Nasıl Belirginleşir: 10 Adımda Karın Kası Yapmak
Emmie Satrazemis
Baklava diye tabir edilen altılı karın kaslarına (six pack) ulaşmanın yolu mutfaktan mı yoksa spor salonundan mı geçer? İşin gerçeği ikisinden de geçer. Parçalı bir kas görünümüne sahip olmak kas yapımının ve yağ yakımının bileşkesidir. Hangi seviyede olursanız olun, bu süreç biraz zaman alabilir.
Hatları keskin, parçalı karın kaslarına sahip olmak için kısa bir yol yoktur.
Bölgesel egzersizler yaparak hızlıca yağ yakmanız ya da daha fazla antrenman yaparak kötü bir beslenme rejiminin zararlarını telafi etmeniz mümkün değildir.
Bu gerçeği değiştirmek için sihirli besin takviyeleri ya da özel diyetler bulamazsınız. Parçalı kas görünümüne sahip olmak sıkı çalışma, zaman ve adanmışlık gerektirir.
Karın Kasına Sahip Olmak İçin Ne Kadar Zaman Gerekir?
Birçok kişi belirli bir görünüme sahip olmak için diyete başlar ama kilo kaybının yalnızca şu anki görünümlerinin daha küçük bir versiyonunu elde etmek olduğunu anlamazlar.
Eğer gerçekten keskin vücut hatlarına sahip olmak istiyorsanız, öncelikle kas yapmanız gerekir.
Yağsız vücut kütlenizin ağırlığına, ne sıklıkta egzersiz yaptığınıza ve yaptığınız antrenmanların tipine göre, karın kası elde etmek için ihtiyacınız olan süre değişiklik gösterecektir. Genetiğin de burada bir rolü bulunur.
Birçok kişi, parçalı kaslara sahip olmak için yağ yakmaya odaklanmadan önce kas kütlesi oluşturmanın ya da vücut hacmini arttırmanın (bulking) gerekli olduğuna inanır. Açıkçası baklava karın kasına sahip olmak için sadece iki şey gereklidir:
- Abdominal (karın) kasları oluşturun,
- Vücut yağlarını eritin
Ayrıca yalnızca karın bölgenizdeki yağları yakmaya odaklanamazsınız. Parçalı bir kas görünümüne sahip olmak için genel vücut yağlarını eritmeniz gerekir. Daha keskin hatlara sahip karın kasları istiyorsanız düşük vücut yağ yüzdesine sahip olmanız gerekir. Bu oran erkeklerde yaklaşık %15 ve onun altıyken, kadınlarda ise %20 ve onun altıdır.
Tüm bu süreç yıllarca olmasa bile aylarca sürebilir.
İşin gerçeği, pek çok kişinin altı haftada “plaj vücudunu” oluşturması mümkün değildir ancak yine de genel vücut formunuzu ve sağlığınızı ciddi olarak iyileştirebilirsiniz.
Yeterli adanma ve sabırla nihayet istedeğiniz noktaya geleceksiniz. Beklentileriniz konusunda gerçekçi olmanız ve bir gecede istediğiniz sonucu alamayınca pes etmemeniz gerekir.
Aynı Anda Hem Yağ Yakıp Hem de Kas Nasıl Yapılır?
Teknik olarak kas yapmak kilo almayı gerektirirken, yağ yakmak ise kilo vermek demektir. Pek o zaman bu ikisini aynı anda nasıl yapabilirsiniz?
Zamanla vücut yapınızı yeniden şekillendirmek mümkündür fakat ağırlığınız değişecektir. Ayrıca kütle kazanma ve sonra yağ yakımı gibi geleneksel bir döngüyü kullanırsanız bu süreç biraz daha uzun sürebilir.
Bir araştırmaya göre, başlangıçta daha yüksek vücut yağ yüzdesi olan antrenmansız kişilerin bu hedefe ulaşması daha kolay olur çünkü yeni başlayan bir kişi daha verimli olarak kilo vermeye meyillidir.
(1)
Bir diğer araştırmaya göre, yüksek protein tüketilerek ve iyi planlanmış bir kuvvet antrenmanı programı sayesinde aynı anda vücut yağlarını yakarak, yağsız vücut kütlesi oluşturmanız mümkündür.
(2) Araştırmacılar göre, protein tüketiminiz yüksek kaldığı (önerilen günlük protein alım miktarından üç kat daha fazla) ve düzenli kuvvet antrenmanı yaptığınız sürece kalori açığı vererek sadece yağsız vücut kütlenizi korumakla kalmaz aynı zamanda vücut kütlenizi hafif bir şekilde arttırabilirsiniz.
Ancak bu yöntem uzun vadede verimsiz ve başarılması zor olabilir ve geleneksel bulking diyetiyle elde ettiğiniz ciddi kas kütlesine kıyasla daha az kas oluşturmanıza yol açabilir.
Yağ Yakıcı Besin Takviyeleri İşe Yarar mı?
İdeal yağ yakımının bir numaralı sırrı, kalori azaltmaktır. Eğer bu bölümü doğru yapmazsanız, vücut yağlarını yakmanız imkansızdır.
Fakat yine de şirketler ve “uzmanlar” size besin takviyeleri ve özel diyetler ile nasıl metabolik hızınızı arttırıp ve yağ yakım sürecini hızlandırabileceğinizi anlatacaklardır. Ancak bunlar sahte vaatlerdir.
İnsan vücudundan ve mevcut araştırmalardan elde ettiğimiz verilere göre, metabolizmanızı kandıramazsınız.
Metabolizmanız büyük oranda vücut ağırlığınız (temel olarak yağsız vücut kütlesi) ve bazal metabolik hızınız (BMR) ile belirlenir.
Her ne kadar kafein gibi bazı besin takviyeleri BMR’nizde hafif miktarda artışa yol açsa da, bu miktar o kadar az olur ki, kalori kontrolü yapma gereksinimiz karşısında ağır basmaz. (3)
Almanya, Türkiye seyahatlerine yeşil ışık yakacak mı? – BBC News Türkçe
- Değer Akal
- Gazeteci, Berlin
12 Mayıs 2020
Kaynak, Getty Images
Fotoğraf altı yazısı,
Berlin Tegel Havalimanı
Başbakan Angela Merkel liderliğindeki Alman hükümeti, koronavirüs salgını nedeniyle yaptığı seyahat uyarısını kaldıracak mı? Türkiye'deki turizimciler, Almanya'daki Türkler ve Alman tatilcilerin merak ettiği sorunun yanıtını BBC Türkçe araştırdı.
Almanya, Covid-19 salgınına karşı aldığı önlemleri kademeli olarak yumuşatmaya başlarken, gözler hükümetin yurt dışına seyahat uyarısını kaldırıp kaldırmayacağına çevrildi.
Merkel hükümetinin önümüzdeki günlerde turizm ve yurt dışına seyahat konusunda alacağı kararlar, bu yıl yurt dışında tatil yapmayı düşünen Almanların yanı sıra, yakınlarını ziyaret etmeyi planlayan Almanya'daki Türkler tarafından da merakla bekleniyor.
Türkiye'nin Alman turistlerin en çok tercih ettiği ülkeler arasında olması nedeniyle gelişmeler, hem Türk turizmciler, hem de Alman tur operatörleri tarafından çok yakından izleniyor.
Alman turizmciler hükümetlerle görüşüyor
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Alman Seyahat Acentaları Birliği (DRV) Başkanı Norbert Fiebig, turizmin canlandırılması için hem Alman hem de Türk hükümetiyle görüşmeler yürüttüklerini açıkladı.
“Her ne istikamette olursa olsun, sınırların açılması yönünde yapılan tüm değerlendirmelerin amacı sonuçta tatil için güvenli seyahat imkanlarının sağlanması olmalı” diyen Fiebig, turizmin yeniden canlandırılması için etkili hijyen ve sosyal mesafe kurallarının geliştirilmesinin şart olduğunu vurguladı.
Bu yaz tatil yapılmasına imkan sağlayabilecek kuralları içeren bir önlemler kataloğu hazırladıklarını, bunu Alman hükümetine sunduklarını söyleyen Fiebig, Türkiye gibi turizm ülkelerinde de turistlerin sağlığını güvenceye alacak koşulların temin edilmesi için farklı konseptler üzerinde çalışıldığını hatırlattı. Fiebig, “Bu çalışmalar hakkında Türkiye ile görüşüyoruz” dedi.
“Dünya geneli için seyahat uyarısı kaldırılmalı”
DRV Başkanı, uluslararası turizmin yeniden başlaması için Almanya ile turizm ülkeleri arasında yoğun bir işbirliğinin şart olduğunu vurgularken, Alman hükümetinin ülke ayrımı gözetmeden tüm dünya geneli için seyahat uyarısı yapmak yerine, her ülkenin durumunu ayrı ayrı değerlendirmesini önerdi.
Fiebig, “Bir sonraki adımda Alman Dışişleri Bakanlığı'nın dünya geneli için yaptığı seyahat uyarısını kaldırması, ülkelere göre değişen seyahat tavsiyesi uygulamasına geri dönülmesi gerekiyor.
Her ülke için ayrı ayrı, ilgili ülkedeki koşullar göz önünde bulunduran değerlendirmeler zemininde bu seyahat tavsiyeleri oluşturmalı.
Bu yolla hem seyahat sektöründe faaliyet gösteren şirketlere, hem turizm ülkelerine hem de seyahat etmek isteyenlere bir perspektif sağlanabilir” şeklinde konuştu.
Merkel hükümeti, Mart ayında vatandaşlarına yurt dışına seyahat etmemeleri uyarısında bulunmuş, daha sonra bu uyarı 14 Haziran tarihine kadar uzatılmıştı.
Alman hükümetinin seyahat kısıtlamalarını hafifletip hafifletmeyeceği, hangi kriterleri gözeterek belirli ülkeler için kısıtlamaları kaldıracağı, bunun karşılığında ne gibi güvenceler talep edeceği, Türkiye'nin seyahat edilebilecek ülkeler arasında olup olmadığı henüz netlik kazanmadı.
Ekonomi Bakanlığı: Belirsizlik sürüyor
Turizmden de sorumlu olan Alman Federal Ekonomi Bakanlığı, BBC Türkçe'nin, “Bu yaz Türkiye'de tatil yapmak mümkün olacak mı?” sorusunu yanıtlarken, halen belirsizliklerin sürdüğüne işaret etti.
Bakanlık sözcüsü, “Bu yıl kimin, hangi ülkelerde yaz tatili yapabileceği konusunda belirsizlik sürüyor. Federal Hükümetin Turizmden Sorumlu Özel Temsilcisi Thomas Bareiss'in de açıklamalarında dile getirdiği gibi bu sorunun yanıtı salgının seyrine bağlı. Bu nedenle şu aşamada nihai bir açıklama yapmak mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliği'nde ortak pozisyon arayışı
Merkel hükümeti, seyahat uyarılarının kaldırılması ya da hafifletilmesi konusunda nihai bir karar almak için henüz erken olduğu görüşünde.
Hükümet kaynakları, salgınla mücadele tedbirlerinin ülke içinde ihtiyatlı ve kademeli olarak gevşetilmeye başlandığına işaret ederken, en az 15 Haziran'a kadar hem Almanya'da hem de Türkiye gibi gözde turizm ülkelerinde salgın konusunda gelişmelerin dikkatlice izleneceğini ve ilgili ülke hükümetleri ile yakın istişarelerin süreceğini dile getiriyorlar.
Alman hükümeti, turizmin canlandırılması konusunda öncelikli olarak AB'de ortak kriterlere dayanacak bir pozisyon belirlenmesini, seyahat kısıtlamalarının gevşetilmesi konusundaki adımların da eşgüdümlü atılmasını istiyor. AB'deki görüşmelerin odağında salgına karşı hijyen ve koruma önlemleri konusunda ortak standartlar belirlenmesi ve buna uyum sağlayanlara “Avrupa Turizm Sertifikası” verilmesi yer alıyor.
Hükümetin temkinli hareket etmesinin gerisinde, yaz aylarında ikinci bir salgın dalgası yaşanması durumunda, yüz binlerce Alman turisti ülkeye geri getirmenin çok zor olacak olması yatıyor.
Mart ayında, dünyanın farklı ülkelerinde mahsur kalan 240 bin Almanı ülkeye geri getirebilmek için yoğun çaba gösteren hükümet, bu faaliyetler için ilk aşamada yaklaşık 50 milyon euroluk kaynak ayırmak zorunda kalmıştı.
Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas, önceki hafta yaptığı açıklamada, “Bunu yaz aylarında bir kez daha yapamayız” diyerek, seyahat uyarısının yumuşatılması konusunda temkinli ifadeler kullanmıştı.
“Kaybedilmiş bir sezon olabilir”
Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası (TD-IHK) Yönetim Kurulu üyesi Bahattin Kaya, Alman hükümetinin kısa vadede Türkiye'de tatile yeşil ışık yakmasının çok kolay olmayacağı görüşünde.
Berlin'de yaşayan, seyahat ve turizm şirketi sahibi olan Kaya, BBC Türkçe'ye yaptığı açıklamada, “Bu yıl ne yazık ki Türkiye turizmi için kötü bir yıl olacak. Bu tamamen kaybedilmiş bir sezon olabilir. Turizimciler olarak 2020 yılı bitmiş gözüyle bakıyoruz” şeklinde konuştu.
Türkiye'nin yabancı turistleri çekebilmek amacıyla başlattığı “Sağlıklı Turizm Sertifikasyonu” girişimini de değerlendiren Kaya, Covid-19 ile mücadelede 132 kritere uyan turizm tesislerine sertifika verilmesinin çok iyi niyetli bir girişim olduğunu söyledi, ancak bunun sonuç vermesi önünde bazı engeller bulunduğu endişesini dile getirdi:
“Alman Hükümeti'nin uyguladığı seyahat yasağı yürürlükte olduğu müddetçe zaten kimse Türkiye'ye tatile gidemez. Diyelim ki siyasi görüşmeler yoluyla uzlaşma oldu, Alman hükümeti ikna edildi, seyahat yasağı kaldırıldı ya da hafifletildi.
Alman turistler bu yaz Türkiye'ye gider mi? Buna çok da ihtimal vermiyoruz. Olursa da az sayıda insan gider.
Türkiye'de tatil konusunda şu anda talep yok, Türk hükümetinin gündeme getirdiği sertifikanın da Alman turistleri ikna etmesi en azından şu aşamada çok zor görünüyor.”
Sterilizasyondan mekanların sosyal mesafe standartlarına uyumlu hale getirilmesine kadar kapsamlı önlemlerin Türkiye'deki turizmciler için ek maliyetlere yol açacağına dikkat çeken Kaya, bunun altından kalkmanın da çok kolay olmayacağını kaydetti.
Almanya'nın ilk etapta ülke içinde tatil yapılmasına odaklandığına dikkat çeken Kaya, “Şayet olur da Avrupa içinde tatile yeşil ışık yakılırsa o zaman gayet tabii ki Türkiye'ye de yeşil ışık yakılmalı. Çünkü İspanya, İtalya gibi ülkelere kıyasla salgınla mücadele konusunda Türkiye çok daha iyi durumda” şeklinde konuştu.
Haziran ayı itibarıyla ülkenin kapılarını yabancı turistlere açmaya hazırlanan Türk Hükümeti, Alman Hükümeti'nin yurt dışına seyahat uyarısını Avrupa'daki bazı tatil güzergahları için yumuşatması halinde bunun Türkiye'yi de kapsaması için diplomatik girişimlerde bulunuyor.
Almanya ile Türkiye arasında bir turizm koridoru oluşturulması için anlaşma sağlanması beklentisini taşıyan Ankara, Avrupa içindeki en gözde turizm ülkeleri olan İtalya, İspanya ve Fransa'da 25 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğine, Türkiye'de ise virüs nedeniyle 3841 kişinin öldüğüne dikkat çekiyor ve salgının etkisinin çok daha sınırlı olduğunu savunuyor.
Erdoğan-Merkel görüşmesi
Turizm sektörü başta olmak üzere ekonomide yaşanan zorluklar gözleri hükümetler arasında yapılan görüşmelere çevirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Başbakanı Angela Merkel'in pazartesi günü yaptığı telefon görüşmesi de dikkat çekti.
Almanya'dan görüşme sonrası bir açıklama yapılmazken Ankara'dan yapılan açıklamada, “Görüşmede, Covid-19 ile mücadelede ve salgın sonrası dönemde atılacak adımlarla ilgili iş birliği imkanları, ikili ilişkiler ve bölgesel meseleler ele alındı” ifadeleri kullanıldı.
Turizm, Türkiye ekonomisinin en önemli gelir kaynaklarından. Turizmin ekonomiye katkısı son yıllarda yüzde 10'un üzerinde gerçekleşti. 2019 yılında, yurt dışından yaklaşık 51 milyon 700 bin ziyaretçi ağırlayan Türkiye'nin turizm gelirleri de bir önceki yıla kıyasla yüzde 17 artarak 34 milyar 500 milyon dolara ulaşmıştı.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, son günlerde yaptığı açıklamalarda Haziran itibariyle yurt dışından turist ağırlamaya hazırlandıklarını söylerken, 2020 yılı için belirlenen 58 milyon turisti ağırlama hedefinin yakalanamayacağını ancak otellerin yüzde 50 ya da 60'ının açmasını sağlamanın bile iyi olacağını düşündüğünü kaydetti.
Engelleri Yıkmak, Harekete Geçmekle Mümkün!
Çoğu insan için fiziksel aktiviteyi hayatına dahil etmenin önündeki engeller oldukça benzerdir. Başta zaman eksikliği olmak üzere yoğun iş temposu, ailevi yükümlülükler ve gündelik hayatın diğer gereklilikleri derken bariyerler genellikle daha hareketli bir yaşama yönelik iyi niyetin önüne geçebiliyor.
Daha hareketli ve sağlıklı bir yaşamın ilk adımı tabi ki karar vermek. Ancak neyi değiştirmeye karar vereceğiniz kısmı da oldukça önemli. Gündelik yaşamınızda daha hareketli olmanızı engelleyen fiziksek ve algısal bariyerleriniz neler? Sizi hareket etmekten alıkoyan asıl sebep ne? Eğer sorunun kaynağını bilirseniz, çözümü için taktikler geliştirebilirsiniz.
Aktif Yaşam Derneği olarak ilkini 2010’da ikincisini 2017’de ve sonuncusunu 2020 yılında gerçekleştirdiğimiz Türkiye Toplumu Fiziksel Aktivite Düzeyi Araştırmaları’ndan elde ettiğimiz sonuçlar kişi ve yaşam koşullarına göre değişen ve genellikle algısal olan bariyerlerin neler olduğunu bizlere gösterdi. Egzersiz yapmanın önünde en yaygın olarak görülen engellerden en az karşılaşılanlara kadar hazırladığımız çözüm önerilerini sizler için sıralıyoruz:
Engel: Zamanım yok
- Bir hafta boyunca yaptığınız tüm aktiviteleri gözden geçirin ve fiziksel aktivite için ayırabileceğiniz kısa zaman aralıklarını belirleyin. Örneğin haftanın belli günlerinde, gün içerisinde toplam 30 dakika aktivite süresine ulaşacak şekilde aralıklar belirleyebilirsiniz. Bu süreyi ister 30 dakika blok olarak isterseniz 10’ar dakikalık aktivite molaları ile doldurarak başlayabilirsiniz. Haftada toplam 150 dakika orta şiddette fiziksel aktivite seviyesine ulaşana kadar aktivite günlerinizi ve süresini artırarak devam edebilirsiniz.
- Ev veya iş rutininizde uygulayabileceğiniz basit aktiviteler seçin. Böylece onları gerçekleştirmek için başka bir mekâna ulaşmakla zaman kaybetmezsiniz.
- Ekran karşısında geçirdiğiniz süreyi azaltın. Televizyon veya bilgisayar karşısında eğlence amaçlı geçirdiğiniz vakitlerden biraz feragat etmek, fiziksel aktivite için size oldukça fazla zaman kazandıracaktır.
- Fiziksel aktiviteyi severek yaptığınız aktivitelerle birleştirin. Örneğin arkadaşlarınızla buluşmalarınıza birlikte yürüyüşleri ekleyin veya bazı öğle tatillerinde yemek öncesi ve sonrasında sohbetlerinize yürüyüşü katın.
- Mesai saatleriniz içerisinde telefon görüşmelerinizi ya da iç toplantılarınızı yürüyerek yapmayı deneyin. Gün içerisinde ne kadar adım attığınıza şaşıracaksınız.
Bariyer: Ekipmanım yetersiz
- Yürüme, koşu, aletsiz egzersiz veya ip atlama gibi minimum tesis veya ekipman gerektiren aktiviteleri tercih edin.
- Yaşadığınız bölgedeki ücretsiz aktivite imkanlarını araştırın. Örneğin mahallenizdeki park ve koşu alanları, yürüyüş grupları veya kurumsal wellness etkinliklerini araştırabilirsiniz.
Bariyer: Motivasyonum eksik, enerjim yok
- Fiziksel aktiviteyi gün ve hafta içinde kendinizi enerjik hissettiğiniz zamanlara yerleştirin. Sabah ve öğle saatlerinde günün diğer zamanlarına göre çok daha fazla enerjiniz olur. Kendinizi yormayacak aktiviteleri uygulayarak gün içinde yapacağınız diğer işlere de enerji saklamanız önemli. Başladıktan sonra düzenli olarak uyguladığınızda ise enerji seviyeniz artacak ve günün istediğiniz saatini tercih edebileceksiniz.
- Sizi motive etmeye yardımcı olacak arkadaşlar edinin ve kimseyi geride bırakmayacak egzersiz gruplarına dahil olun.
- Kendinize bir fiziksel aktivite seviyesi ve planı belirleyin. Hastalansanız da günlük yoğunluğunuz veya başka sebepler nedeniyle ara vermek zorunda da kalsanız hep belirlediğiniz noktaya dönmek aklınızın bir köşesinde olsun.
Bariyer: Çevremde birlikte egzersiz yapacağım veya bu aktiviteleri bana öğretecek kimse yok
- Spor ve harekete olan ilginizi öncelikle ailenize ve arkadaşlarınıza açıklayın. Onlarla hareketin ve fiziksel aktivitenin faydalarını paylaşın, çabanızı desteklemelerini isteyin ve birlikte hareket etmeye davet edin.
- Fiziksel olarak aktif insanlar ve gruplarla ilişkiler geliştirin. Örneğin çevrenizdeki doğa yürüyüşü, koşu ve bisiklet grupları sizi de aralarında görmekten büyük mutluluk duyacaktır.
Bariyer: Ailevi yükümlülükler nedeniyle fırsat yaratamıyorum
- Çevrenizde dahil olduğunuz egzersiz topluluklarında aynı yaş grubunda çocukları olan ebeveynler ile çocukların bakımı konusunda anlaşma yapabilirsiniz.
- Çocuklarla birlikte egzersiz yapabilirsiniz. Örneğin birlikte yürüyüşe çıkabilir, koşmaya yönelik oyunlar oynayabilir ve birlikte dans edebilirsiniz.
- Çocukların uyuduğu veya okulda olduğu vakitlerde ip atlayabilir, esneme hareketleri yapabilir veya evde bulundurduğunuz birkaç ekipmanla egzersiz yapabilirsiniz.
Bariyer: Sakatlanmaktan korkuyorum
- Egzersize bağlı sakatlık ve yaralanmaları engellemek için ısınma ve esnemeyi asla es geçmeyin. Egzersiz öncesinde ve sonrasında yapmanız gereken hareketler her ne kadar zor gelse de aktivitenizin bir parçası olduğunu, sakatlıklardan korumanın yanında egzersizden maksimum verim almanızı sağlayacağını unutmayın.
- Yaşınızı, fiziksel aktivite seviyenizi, yaptığınız aktivite konusundaki becerinizi ve en önemlisi de sağlık durumunuzu göz önünde bulundurarak kendinize en uygun egzersiz biçimini seçin.
- Minimum risk içeren aktiviteleri seçin. Yaptığınız aktivite için motivasyon eksikliği kadar aşırı motive olmak da kendinize zarar verecek hareketler yapmanıza veya vücudunuza olması gerekenden daha fazla yüklenmenize sebep olabilir. Kendinizi kendinizden koruyun.
Bariyer: Hava koşulları uygun değil
- Hava koşularından bağımsız olarak her zaman uygulayabileceğiniz aktiviteler seçin. Örneğin, evde kondisyon bisikletine binmek, dans etmek, yüzmek, esneme egzersizleri, pilates, yoga, alışveriş merkezinde yürüyüş gibi aktiviteleri uygulayabilirsiniz.
- Günlük hayat akışınız içerisinde ekstra zaman ayırmadan yapabileceğiniz hali hazırda yaptığınız bazı hareketleri daha tempolu yaparak fiziksel aktiviteye dönüştürebilirsiniz. Örneğin sabah kahvenizin demlenmesini beklerken dolu su şişesini birkaç defa kaldırabilir, ev işlerini normalden daha tempolu yapabilir veya işyerinde merdivenleri daha tempolu çıkabilirsiniz. Elbette kendi günlük aktivitelerinizi gözden geçirerek istediğiniz hareketi tempolu hale getirebilirsiniz. Önemli olan kısa süreler için kalp atım hızınızı ve nefes alma sıklığınızı artırmak.
Bariyer: Daha önce denedim olmadı, yetenekli değilim, egzersiz yaparken başka bir şey yapmam gerekiyormuş gibi hissediyorum
- Fiziksel aktivite söz konusu olduğunda çoğumuz spor branşlarından birini uygulamak, koşu ve bisiklet yarışlarına katılmak veya atletik görünümlü insanlar gibi görünmeyi gözümüzde canlandırıyoruz. Başta koyulan hedefler çok yüksek olduğu için sonuçları hemen göremediğimizde vazgeçiyoruz. Aslında hareket etmek, insanın doğasında olan, her yerde yapılabilecek, özel bir ekipmana ihtiyaç duymadan da uygulanabilecek ve hayatımızda sadece bir amaç için değil, sürekli olması gereken bir alışkanlık. Ev ve iş yerinde asansör yerine merdiven kullanmayı tercih etmek, öğle aralarında veya işe alışverişe giderken kısa mesafelerde yürümeyi tercih etmenin bile düzenli olarak yapıldığında sağlığa faydaları var. Fiziksel aktiviteden sonuç almak yerine sürece odaklanıp düzenli uyguladığınızda, istediğiniz sonuçlara ulaşmak hiç zor olmayacaktır.
Bariyer: Çok seyahat ediyorum, şartlarım uygun olmuyor
- Seyahate çıkarken yanınızda taşıyabileceğiniz ve mekân fark etmeksizin kullanabileceğiniz atlama ipinizi yanınıza alın.
- Konaklayacağınız yeri seçerken yüzme havuzu ve spor tesisi olmasını tercih edebilir veya etrafında egzersiz yapabileceğiniz park ve koşu alanlarının olup olmadığını inceleyebilirsiniz.
- Gideceğiniz bölgedeki spor salonlarının günlük ve haftalık üyelik fırsatlarını araştırın. Özellikle turistik bölgelerde bu tür salonları bulma olasılığınız daha yüksek.
- Yeni bir yeri keşfetmenin en güzel yollarından biri sokaklarında yürüyüşe çıkmaktır. Eğer yeni bir şehre gittiyseniz şehri yürüyerek keşfedin.
- Sizi motive etmesi için egzersiz sırasında dinlemeyi en çok sevdiğiniz müzik ve çalma listelerini belirleyin.